Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
KAZINMAK : Turkish Turkish

derisini kazır gibi kaşımak

KAZINMAK : Turkish Turkish

derisini yüzercesine tıraş olmak

KAZINMAK : Turkish Turkish

her tarafı iyice temizlemek

KAZINMAK : Turkish Turkish

varı yoğu, elindeki bütün parası alınmak ya da çalınmak

KAZİNO : Turkish Turkish

kumarhane

KAZINTI : Turkish Turkish

kazıyarak çıkarılan parça

KAZINTI : Turkish Turkish

kâğıtta kazıma izi: dilekçenizde silinti, kazıntı olmasın

KAZINTILI : Turkish Turkish

kazıntısı olan (kâğıt, yazı)

KAZINTISIZ : Turkish Turkish

kazıma izni bulunmayan

KAZITMA : Turkish Turkish

kazıtmak eylemi

KAZITMAK : Turkish Turkish

kazımak eylemini yaptırmak

KAZİYE : Turkish Turkish

önerme

KAZIYIŞ : Turkish Turkish

kazımak eylemi ya da biçimi

KAZKANADI, -NI : Turkish Turkish

güreşte hasmının başını koltuk altına alarak, hasmı arkadan, yandan sararak, elleri koltukları altından geçirdikten sonra sırtında ya da ensesinde birleştirme biçimindeki oyun

KAZMA : Turkish Turkish

kazmak eylemi

KAZMA : Turkish Turkish

toprağı kazıp kaldırmak, düzeltmek gibi işlerde kullanılan ağaç saplı demir araç

KAZMA : Turkish Turkish

kazılarak yapılmış

KAZMA GİBİ : Turkish Turkish

üyük, kocaman (diş)

KAZMACI : Turkish Turkish

kömür ocaklarında kazmayla kömür çıkaran işçi

KAZMACILIK : Turkish Turkish

kazmacının işi, mesleği

KAZMADİŞ : Turkish Turkish

ön dişleri uzun ve dışarı doğru çıkık olan (kimse)

KAZMAK, -AR : Turkish Turkish

herhangi bir araçla toprağı açmak, oymak

KAZMAK, -AR : Turkish Turkish

u yolla çukur, kuyu, yol vb. oluşturmak

KAZMAK, -AR : Turkish Turkish

metal, tahta vb.'yi ince çelik uçlu kalemle oymak ya da işlemek, hakketmek

KAZOLİT : Turkish Turkish

hidratlı doğal kurşun ve uranyum silikat