Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
KELEPÇELEME : Turkish Turkish

kelepçelemek eylemi

KELEPÇELEMEK : Turkish Turkish

kelepçe takmak

KELEPÇELENME : Turkish Turkish

kelepçelenmek eylemi

KELEPÇELENMEK : Turkish Turkish

kelepçelemek eylemi yapılmak

KELEPÇELETMEK : Turkish Turkish

kelepçelenmesine neden olmak

KELEPÇELİ : Turkish Turkish

kelepçesi olan

KELEPÇELİ : Turkish Turkish

ileklerine kelepçe takılmış olan

KELEPİR : Turkish Turkish

değerinden çok aşağı bir fiyatla alınan ya da alınabilecek olan (şey)

KELEPİRCİ : Turkish Turkish

her şeyi kelepir olarak ele geçirmek isteyen (kimse)

KELEPİRE KONMAK ( YA DA KELEPİR YAKALAMAK) : Turkish Turkish

ir şeyi çok ucuza almak

KELEPLEMEK : Turkish Turkish

ıpi çile yapmak

KELEPSER : Turkish Turkish

atın baş vurmasını engelleyen kayış

KELER : Turkish Turkish

sürüngenler sınıfının kelerler takımından olan hayvanların genel adı

KELERBALIĞI, -NI : Turkish Turkish

kelergillerden, 1,5 metre uzunluğunda bir cins köpekbalığı (squalus squatina)

KELERGİLLER : Turkish Turkish

asıl köpekbalıklarıyla vatozlar arasında geçit sayılabilecek balıkları kapsayan kemikli balıklar familyası

KELEŞ : Turkish Turkish

yiğit, cesur, bahadır

KELEŞ : Turkish Turkish

çok yakışıklı, çok güzel

KELEŞ : Turkish Turkish

vücut yapısı gösterişsiz

KELEŞ : Turkish Turkish

çirkin, kötü

KELEŞ : Turkish Turkish

kel

KELEŞLİK : Turkish Turkish

keleş olma durumu

KELİ KIZMAK : Turkish Turkish

(seyrek öfkelenenler için) öfkelenmek

KELİ KÖRÜ TOPLAMAK : Turkish Turkish

işe yaramaz kimseleri toplamak

KELİFİT : Turkish Turkish

hidratlı doğal magnezyum silikat

KELİME : Turkish Turkish

sözcük