Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
DÜZLEMEK : Turkish Turkish

(bir yeri, yüzeyi) düz, engebesiz, pürüzsüz duruma getirmek, ºtesviye etmek

DÜZLEMKÜRE : Turkish Turkish

yeryuvarlağı üzerindeki biçimleri, tümüyle bir düzlem üzerinde göstermek amacıyla çeşitli haritacılık yöntemlerine başvurularak hazırlanmış harita

DÜZLEMSEL : Turkish Turkish

düzlem niteliğinde olan, düzlem özelliği taşıyan

DÜZLEMSELLİK : Turkish Turkish

düzlemsel olma durumu

DÜZLENMEK : Turkish Turkish

düz bir duruma gelmek, düzleşmek

DÜZLEŞME : Turkish Turkish

düzleşmek eylemi

DÜZLEŞME : Turkish Turkish

kimi sözcüklerde, çeşitli nedenlerle, yuvarlak ünlülerin, düz ünlülere dönmesi

DÜZLEŞMEK : Turkish Turkish

düz duruma gelmek

DÜZLEŞTİRİCİ : Turkish Turkish

düzleştirme eylemini yapan

DÜZLEŞTİRMEK : Turkish Turkish

düz duruma getirmek

DÜZLETMEK : Turkish Turkish

düz duruma getirmek ya da getirtmek

DÜZLÜK : Turkish Turkish

düz olma durumu

DÜZLÜK : Turkish Turkish

geniş, düz yer

DÜZLÜKE ÇIKMAK : Turkish Turkish

düze çıkmak

DÜZME : Turkish Turkish

düzmek eylemi

DÜZME : Turkish Turkish

gerçek olmayan, aslına benzetilerek uydurulan, uydurma, °sahte

DÜZMECE : Turkish Turkish

gerçek olmayan, düzme, °sahte

DÜZMECELİK : Turkish Turkish

düzmece olma durumu, düzmece olma özelliği

DÜZMECİ : Turkish Turkish

düzme şeyler yapan, sahteci, °sahtekâr

DÜZMECİLİK : Turkish Turkish

düzmeci olma durumu, düzmecilik, sahtekârlık: "dağda taşta insanların düzmeciliği yoktu."
h. balıkçısı

DÜZMEK, -ER : Turkish Turkish

ir gereksinmeyi karşılamak amacıyla birçok şeyi birbirini tamamlayacak biçimde bir araya getirmek

DÜZMEK, -ER : Turkish Turkish

uydurmak

DÜZMEK, -ER : Turkish Turkish

zorla cinsel ilişkide bulunmak, ırza geçmek

DÜZMEK, -ER : Turkish Turkish

düzene sokmak, sıralamak, elverişli, uygun bir duruma getirmek

DÜZTABAN : Turkish Turkish

doğal ayak kemerinin kaybolmasıyla oluşan yapısal bozukluk