Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
EDA ETMEK : Turkish Turkish

orcunu ödemek

EDA ETMEK : Turkish Turkish

namaz kılmak

EDALI : Turkish Turkish

herhangi bir biçim ve görünüşte edası olan

EDALI : Turkish Turkish

tavırları hoş olan; nazlı, işveli

EDAT, -TI : Turkish Turkish

ılgeç

EDATLI : Turkish Turkish

ılgeçli

EDE : Turkish Turkish

üyük erkek kardeş, ağabey

EDEBİ : Turkish Turkish

yazınsal

EDEBİ : Turkish Turkish

yazınsal değeri olan

EDEBİYAT YAPMAK : Turkish Turkish

ir konu üzerinde gereksiz yere süslü sözler söylemek

EDEBİYAT, -TI : Turkish Turkish

yazın, °literatür

EDEBİYAT, -TI : Turkish Turkish

ir bilim kolunun türlü konuları üzerine yazılmış yazı ve yapıtlarının tümü, °literatür

EDEBİYAT, -TI : Turkish Turkish

yazınsal yapıtlara ilişkin bilgilerin öğretildiği ders

EDEBİYAT, -TI : Turkish Turkish

ıçten olmayan, gereksiz, boş sözler

EDEBİYATÇI : Turkish Turkish

yazınsal türlerin birinde ya da birkaçında ürün vermiş kimse, yazıncı

EDEBİYATÇI : Turkish Turkish

yazın dersi okutan öğretmen

EDEBİYATÇILIK : Turkish Turkish

edebiyatla uğraşma işi

EDEBİYLE : Turkish Turkish

törelere uygun olarak

EDEMEMEK : Turkish Turkish

ahat olamamak; kendinde bir eksiklik duymak; geçinememek

EDEP : Turkish Turkish

toplum töresine uygun davranma, incelik

EDEP ETMEK : Turkish Turkish

utanmak, sıkılmak

EDEP YAHU! : Turkish Turkish

açık saçık söz söyleyenlere karşı "utan!", "edebini takın" anlamında kullanılan söz

EDEP YERİ : Turkish Turkish

insanlarda cinsel organların bulunduğu yer, ut yeri

EDEPİ KELAM : Turkish Turkish

örtmece

EDEPİNİ TAKINMAK : Turkish Turkish

edepli davranmaya başlamak