Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
EJDER GİBİ : Turkish Turkish

iri yapılı ve korkunç görünüşlü

EJEKTÖR : Turkish Turkish

fışkırtıcı

EK BENT OLMAK : Turkish Turkish

şaşırıp ne diyeceğini bilememek

EK BİLEZİĞİ : Turkish Turkish

iki boruyu birbirine eklemekte kullanılan bağlantı parçası, ºmanşon

EK GÖREV : Turkish Turkish

ir kimsenin asıl işiyle birlikte yürüttüğü ikinci iş

EK KÖK : Turkish Turkish

sapın yanlarından çıkan ince kök

EK, -Kİ : Turkish Turkish

ir şeyin eksiğini tamamlamak için ona katılan parça

EK, -Kİ : Turkish Turkish

sonradan katılan, dikilen, yapıştırılan parçanın belli olan yeri

EK, -Kİ : Turkish Turkish

ir gazete ya da dergi beraberinde ücretsiz olarak verilen paça, ºilave

EK, -Kİ : Turkish Turkish

eklenmiş, katılmış

EK, -Kİ : Turkish Turkish

ıki borunun yerleştirildiği yer

EK, -Kİ : Turkish Turkish

sözcük türetmek ya da sözcüğün görevini belirtmek için kullanulan biçim verici ses ya da sesler, ºlahika

EKÂBİR : Turkish Turkish

(orunca) büyükler, devlet büyükleri, ileri gelenler

EKÂBİR : Turkish Turkish

kendini beğenmiş kimseler için kullanılır

EKALLİYET : Turkish Turkish

azınlıklar

EKARTE : Turkish Turkish

ir kenara atma

EKARTE ETMEK : Turkish Turkish

ir kimseyi dışlamak

EKE : Turkish Turkish

üyük, yetişkin, olgun

EKE : Turkish Turkish

usta, deneyimli

EKE : Turkish Turkish

kurnaz, açıkgöz

EKENEK : Turkish Turkish

ekilen yer, ºmezra

EKEYLEM : Turkish Turkish

sözcüklerin eylem görevinde kullanımlarına yardım eden, "-dir" ekinden yararlanarak çekimi yapılan ve olumsuzu "değil" sözcüğüyle kurulan kuramsal yardımcı eylem, imek

EKİCİ : Turkish Turkish

herhangi bir tarım ürününü üreten, tarımla uğraşan (çiftçi)

EKİLİ : Turkish Turkish

ekilmiş olan, ºmezru

EKİLİŞ : Turkish Turkish

ekilmek eylemi ya da biçimi