Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
EKMEK, -ER : Turkish Turkish

yarışta geçmek

EKMEK, -ER : Turkish Turkish

ekletip gelmemek ya da birini yüzüstü bırakmak

EKMEK, -ER : Turkish Turkish

(öğrenci argosunda) derse girmemek

EKMEKAĞACI, -NI : Turkish Turkish

dutgillerden, sıcak ülkelerde yetişen, meyvesi beyaz etli ve biraz unlu, besleyici bir bitki (artocarpus incisa)

EKMEKAYVASI, -NI : Turkish Turkish

gevrek ve sulu bir tür ayva

EKMEKBÖCEĞİ : Turkish Turkish

vb. ile beslenen kurt

EKMEKÇİ : Turkish Turkish

ekmek yapan ya da satan kimse

EKMEKÇİ : Turkish Turkish

ekmek satılan dükkân

EKMEKÇİLİK : Turkish Turkish

ekmek yapma ve satma işi

EKMEKİNDEN ETMEK : Turkish Turkish

işinden çıkarmak, işinden atmak

EKMEKİNDEN OLMAK : Turkish Turkish

geçimini sağlayan işinden zorunlu olarak ayrılmak

EKMEKİNE GÖZ KOYMAK : Turkish Turkish

(ya da

EKMEKİNİ ÇIKARMAK : Turkish Turkish

çalıştığı işten geçimini karşılayacak kadar kazanç sağlamak

EKMEKİNİ KANA DOĞRAMAK : Turkish Turkish

üyük bir sıkıntı ve üzüntüye katlanmak

EKMEKİNİ KAZANMAK : Turkish Turkish

geçimini sağlamak

EKMEKİNİ TAŞTAN ÇIKARMAK : Turkish Turkish

geçimini sağlamakta çok becerikli olmak

EKMEKİNİ YEMEK : Turkish Turkish

irisinin işinde çalışarak kendi geçimini sağlamak

EKMEKİNİ YEMEK : Turkish Turkish

geçim yönünden birisinin yardımından yararlanmak

EKMEKİYLE OYNAMAK : Turkish Turkish

irinin geçim kaynağını tehlikeye düşürmek

EKMEKKADAYIFI, -NI : Turkish Turkish

yuvarlak pide biçiminde yapılıp kurutulan kadayıfa, ateş üzerinde koyu şerbet içirilerek hazırlanan, istenirse üzerine kaymak da konan tatlı

EKMEKLİK : Turkish Turkish

ekmek yapmaya yarayan ya da ayrılan

EKMEKLİK : Turkish Turkish

ıçine ekmek konılan kap

EKMEKLİK : Turkish Turkish

oyunda hep yenilerek kendisinden para kazanılan kimse

EKMEKSİZ : Turkish Turkish

ekmeği olmayan

EKMEKSİZ : Turkish Turkish

yiyeceği olmayan