Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
EKSPRESYONİST : Turkish Turkish

dışavurumcu

EKSPRESYONİZM : Turkish Turkish

dışavurumculuk

EKSTRA : Turkish Turkish

en iyi, üstün nitelikli (tür)

EKSTRA : Turkish Turkish

fazladan, alışılan ve gerekenden başka

EKSTRA EKSTRA : Turkish Turkish

en iyi

EKSTRAFOR : Turkish Turkish

giysilerin etek, kol, yaka parçalarına, perdelerin ucuna geçirilen seyrek dokunmuş keten şerit

EKSTRASİSTOL : Turkish Turkish

yürek ve damarlarda normal iki kasılma arasında oluşan fazladan kasılma

EKSTREM : Turkish Turkish

en uç, aşırı uç, en son

EKSTREM : Turkish Turkish

aşırı, ºmüfrit

EKTİ : Turkish Turkish

her yiyeceği canı çeken

EKTİ : Turkish Turkish

asalak, ºtufeyli

EKTİ : Turkish Turkish

anası ölüp başka bir koyuna alıştırılan ya da elle beslenen koyun

EKTİ PÜKTÜLER : Turkish Turkish

ir eve dadanan asalak kimseler

EKTİLEŞMEK : Turkish Turkish

ekti durumuna gelmek

EKTİLİK : Turkish Turkish

ekti olma durumu

EKTİRME : Turkish Turkish

ektirmek eylemi

EKTİRMEK : Turkish Turkish

ekmek eylemini yaptırmak

EKTOKARDİ : Turkish Turkish

kalbin göğüsten dışarıda, vücudun dışında bulunması

EKVATOR : Turkish Turkish

yeryuvarının eksenine dik olarak geçtiği ve yeryuvarını iki eşit parçaya böldüğü varsayılan en büyük çember, eşlek

EKVATOR : Turkish Turkish

dönen herhangi bir gökcismini iki eşit parçaya böldüğü varsayılan en büyük çember, eşlek

EKVATORAL : Turkish Turkish

ekvatorla ilgili, eşleksel

EKVATORAL : Turkish Turkish

yıldızların açılım ve yükselimini ölçmekte kullanılan dürbün

EKZOTERMİK : Turkish Turkish

isıveren

EL : Turkish Turkish

kolun bilekten parmak uçlarına kadar olan, tutmaya ve iş yapmaya yarayan bölümü

EL : Turkish Turkish

kimi nesne ve araçların tutmaya, iş yaptırmaya yarayan bölümü