Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
EL KAPISI : Turkish Turkish

gelir, geçim sağlayan yer

EL KAZANIYLA AŞ KAYNATMAK : Turkish Turkish

aşkasının hazırladığı olanakları kendi hesabına kullanarak iş çevirmek

ELA : Turkish Turkish

gözde sarıya çalar kestanerengi

ELA : Turkish Turkish

u renkte olan

ELÂLEM : Turkish Turkish

çekinilen kişiler, başkaları, herkes, el gün, yabancılar

ELAMAN : Turkish Turkish

ezginlik ve sızlanma anlatır

ELAMAN ÇEKMEK ( YA DA ÇAĞIRMAK) : Turkish Turkish

ezginlik gösterip yakınmak

ELAMAN DEMEK : Turkish Turkish

çok bezmak, bıkmak

ELAN : Turkish Turkish

şimdi, şu anda, henüz, daha

ELASTİK : Turkish Turkish

esnek, ºelastiki

ELASTİKİ : Turkish Turkish

esnek

ELASTİKİ : Turkish Turkish

irden çok anlama gelen, lastikli

ELASTİKİYET, -Tİ : Turkish Turkish

esneklik

ELBET, ELBETTE : Turkish Turkish

kuşkusuz, herhalde, şüphesiz

ELBEZİ, -Nİ : Turkish Turkish

kurulama ve temizleme işlerinde kullanılan bez

ELBİRLİĞİ, -Nİ : Turkish Turkish

ir iş yapmak için birleşme, beraberlik, dayanışma

ELBİSE : Turkish Turkish

giysi, giyecek, ºesvap

ELBİSELİK : Turkish Turkish

giysi yapılmaya elverişli (kumaş), giysilik

ELÇİ : Turkish Turkish

ir devleti başka bir devlet katında temsil eden kimse, ºsefir

ELÇİ : Turkish Turkish

ir uzlaşma sağlamak ya da iş bitirmek için birinin yanına gönderilen kimse

ELÇİ : Turkish Turkish

yalvaç, peygamber, ºresul

ELCİK : Turkish Turkish

sürüden ayrı olarak beslenen insana alışkın olan hayvan

ELCİL : Turkish Turkish

kendi yarar ve çıkarından çok başkalarınınkini düşünen, gözeten, özgeci, "bencil" karşıtı, ºdiğerkâm

ELÇİLİK : Turkish Turkish

elçi olma durumu

ELÇİLİK : Turkish Turkish

elçinin görevi ya da orunu, ºsefirlik, ºsefaret