Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
EL : Turkish Turkish

elde taşınabilen ya da elle çalıştırılabilen

EL : Turkish Turkish

aracı, ºvasıta

EL : Turkish Turkish

(ıyelik ekleriyle ya da kimi deyimlerde) ıyelik, ºmülkiyet

EL : Turkish Turkish

kez, defa

EL : Turkish Turkish

ıskambil oyunlarında kâğıt atma sırası

EL : Turkish Turkish

yönetim, baskı, etki

EL : Turkish Turkish

elle yapılan

EL : Turkish Turkish

yabancı, yakınların dışında kalan kimse

EL : Turkish Turkish

ülke, yurt, il

EL : Turkish Turkish

halk, ahali

EL : Turkish Turkish

oba, aşiret

EL AÇMAK : Turkish Turkish

dilenmek

EL AÇMAK : Turkish Turkish

aşkasının yardımını isteyecek durumda olmak

EL ADAMI : Turkish Turkish

yabancı kimse

EL ALIŞKANLIĞI (UZUNLUĞU YA DA YATKINLIĞI) : Turkish Turkish

ir iş ya da eylemin birçok kez yapılmasıyla kazanılan özellik, ustalık, ºmaharet

EL ALMAK : Turkish Turkish

tarikatlarda bir mürit, mürşidinden, başkalarına yol gösterme iznini almak

EL ALMAK : Turkish Turkish

ir sanatı yapmak için ustasının iznini almak

EL ALMAK : Turkish Turkish

kâğıt oyunlarında karşı tarafın oynadığı kâğıdın daha önemlisi oynayarak üstünlük sağlamak

EL ALTINDA : Turkish Turkish

kolayca alınabilecek yerde, hazırda

EL ALTINDAN : Turkish Turkish

gizlice

EL ARI, DÜŞMAN GAYRETİ : Turkish Turkish

dosta düşmana karşı küçük düşmemek için

EL BEĞENMEZSE YER BEĞENSİN : Turkish Turkish

eğenilmeyen bir kimse olmaktansa ölmek daha iyidir

EL ELİN AYNASIDIR : Turkish Turkish

insanın her davranışını çevresindekiler açıkça görür

EL GÜN : Turkish Turkish

yabancılar

EL İLE GELEN DÜĞÜN BAYRAM : Turkish Turkish

ir topluluğun hep birlikte uğradığı bir sıkıntıya yakınmasız katlanılacağını anlatır