Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
FAÇA : Turkish Turkish

giysi

FAÇA : Turkish Turkish

yüklü geminin bordasındaki su düzeyiyle boş geminin bordasındaki su düzeyi arasında kalan bölüm

FAÇA ETMEK : Turkish Turkish

serenleri başa ya da geriye doğru çevirerek yelkenleri sarmak

FAÇASINI ALMAK : Turkish Turkish

irini mahcup etmek, bozmak

FAÇETA : Turkish Turkish

elmasın yontulmuş yüzlerinden her biri, faseta

FAÇETALI : Turkish Turkish

üzerinde façetaları bulunan

FACİA : Turkish Turkish

çok üzüntü veren, acıklı olay, °afet

FACİA : Turkish Turkish

ve tiy. ağlatı, °trajedi

FAÇUNA : Turkish Turkish

halatın örselenecek yerinde tel ya da sicimle yapılan sargı

FAÇUNA ETMEK : Turkish Turkish

sürtünme ya da hava olaylarından korumak amacıyla, halatı ince iple sarmak

FAÇUNALIK : Turkish Turkish

façuna yapmakta kullanılan tel ya da sicim

FAĞFUR : Turkish Turkish

çin imparatorlarına verilen san

FAĞFUR : Turkish Turkish

çin'de yapılmış kâse, tabak, vazo gibi porselen eşya

FAĞFUR : Turkish Turkish

çin işi (eşya)

FAĞFURİ : Turkish Turkish

çin porselininden yapılmış

FAGOSİT, -Tİ : Turkish Turkish

yutargöze

FAGOSİTOZ : Turkish Turkish

gözeyutarlığı

FAGOT, -TU : Turkish Turkish

tahtadan parçaları uç uca takılı, uzun bir boru biçiminde, perdeli bir üflemeli çalgı

FAGOTÇU : Turkish Turkish

fagot çalan kimse

FAHİŞ : Turkish Turkish

ölçüyü aşan, aşırı, çok fazla

FAHİŞ : Turkish Turkish

ahlaka ve törelere uygun olmayan

FAHİŞE : Turkish Turkish

hayat kadını, orospu

FAHİŞELİK : Turkish Turkish

orospuluk

FAHRENHAYT, -TI : Turkish Turkish

ergimekte olan buzun sıcaklığını 32, kaynar suyun buhar sıcaklığını 212'de gösterebilecek biçimde derecelenmiş bulunan bir tür sıcakölçer

FAHRİ : Turkish Turkish

onursal