English To Turkish
INVESTIGATOR : English Turkish Redhouse
in.ves.ti.ga.torînves'tıgeytır isim
dedektif.
araştırıcı
INVESTMENT : English Turkish Redhouse
in.vest.mentînvest'mınt isim
yatırım, envestisman.
(sorumluluk, yetki v.b.'ni) verme
INVESTOR : English Turkish Redhouse
in.ves.torisim yatırımcı
INVETERATE : English Turkish Redhouse
in.vet.er.ateînvet'ırît sıfat
kökleşmiş, yerleşmiş.
müzmin; düşkün, tiryaki
INVIDIOUS : English Turkish Redhouse
in.vid.i.ousînvîd'iyıs sıfat
kıskandırıcı.
haksız.
tiksindirici
INVIGORATE : English Turkish Redhouse
in.vig.or.ateînvîg'ıreyt fiil canlandırmak, güçlendirmek
INVINCIBLE : English Turkish Redhouse
in.vin.ci.bleînvîn'sıbıl sıfat yenilmez
INVIOLABLE : English Turkish Redhouse
in.vi.o.la.bleînvay'ılıbıl sıfat
dokunulmaz.
bozulamaz, çiğnenemez
INVIOLATE : English Turkish Redhouse
in.vi.o.lateînvay'ılît sıfat bozulmamış, çiğnenmemiş
INVISIBILITY : English Turkish Redhouse
invisibilityisim görünmezlik
INVISIBLE : English Turkish Redhouse
in.vis.i.bleînvîz'ıbıl sıfat
görülmez, görünmez, gözle seçilemez.
çabuk kestirilemez.
mali işler resmi hesaplarda gözükmeyen
INVISIBLENESS : English Turkish Redhouse
in.vis.i.ble.nessisim görünmezlik
INVITATION : English Turkish Redhouse
in.vi.ta.tionînvıtey'şın isim
davet, çağrı.
davetiye
INVITE : English Turkish Redhouse
in.viteînvayt' fiil
davet etmek, çağırmak: He invited only his close friends to the exhibit. Sergiye sadece en yakın arkadaşlarını davet etti.
rica etmek: He invited me to apply for the job. İşe başvurmamı rica etti.
davet etmek, yol açmak: Carelessness invites criticism. Dikkatsizlik eleştiriye yol açar
INVOICE : English Turkish Redhouse
in.voiceîn'voys isim fatura. fiil faturasını çıkarmak
INVOKE : English Turkish Redhouse
in.vokeînvok' fiil
(yardım, koruma v.b.'ni) istemek.
(Allaha) yakarmak, yalvarmak.
(ruh) çağırmak.
başvurmak: He invoked his diplomatic immunity. Diplomatik dokunulmazlığına başvurdu. He invoked Plato in defense of his thesis. Tezini savunmak için Eflatun'a başvurdu
INVOLVE : English Turkish Redhouse
in.volveînvalv' fiil
gerektirmek, istemek: Expertise involves practice. Ustalık pratik ister.
in
e karıştırmak,
e bulaştırmak,
e sokmak: Don't involve me in your illegal activities. Beni yasadışı işlerinize bulaştırmayın.
içermek, kapsamak: This problem involves other problems. Bu sorun başka sorunları içeriyor
INVOLVEMENT : English Turkish Redhouse
in.volve.mentisim
ilgi, ilişki.
karışma, bulaşma.
konuşma dili aşk ilişkisi
INVULNERABLE : English Turkish Redhouse
in.vul.ner.a.bleînv^l'nırıbıl sıfat
zarar görmekten veya yaralanmaktan tamamen korunmuş.
fethedilemez; ele geçirilmez (yer).
gayet sağlam: His position in the firm is invulnerable. Firmadaki yeri gayet sağlam
INWARD : English Turkish Redhouse
in.wardîn'wırd zarf
içeriye doğru.
fikir veya ruhun derinliğine doğru, içe doğru
INWARDS : English Turkish Redhouse
in.wardsîn'wırdz zarf
içeriye doğru.
fikir veya ruhun derinliğine doğru, içe doğru
IODIC : English Turkish Redhouse
i.od.icayad'îk sıfat iyotlu
IODINE : English Turkish Redhouse
i.o.dineay'ıdayn isim iyot
IODISE : English Turkish Redhouse
i.o.diseay'ıdayz fiil, İngiliz İngilizcesi bakınız iodize
IODIZATION : English Turkish Redhouse
i.o.di.za.tionayıdîzey'şın isim iyotlama
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani