English To Turkish
INTRIGUE : English Turkish Redhouse
in.trigueîntrig' fiil
merakını uyandırmak, ilgisini çekmek; şaşırtmak.
entrika çevirmek, dalavere çevirmek.
gizlice sevişmek. isim
entrika, hile.
gizli aşk macerası
INTRINSIC : English Turkish Redhouse
in.trin.sicîntrîn'sîk sıfat asıl, esas, kendine özgü
INTRINSICAL : English Turkish Redhouse
in.trin.si.calîntrîn'sîkıl sıfat bakınız intrinsic
INTRINSICALLY : English Turkish Redhouse
in.trin.si.cal.lyzarf aslında, özünde
INTRODUCE : English Turkish Redhouse
in.tro.duceîntrıdus' fiil
to ile tanıştırmak: She introduced him to her mother. Onu annesiyle tanıştırdı.
to
i tanıtmak: This book introduces preschool children to biology. Bu kitap okulöncesi çocuklarına biyoloqiyi tanıtıyor.
ortaya koymak, ileri sürmek, öne sürmek: I'm about to introduce new evidence in support of my thesis. Tezimi desteklemek için yeni kanıtlar ortaya koymak üzereyim.
into içine sokmak: The nurse introduced the needle into the vein with difficulty. Hemşire iğneyi damara sokmakta zorlandı.
into
e sunmak: The bill was introduced into the Grand National Assembly. Yasa tasarısı Büyük Millet Meclisine sunuldu.
into (soyut bir şeyi)
e (ilk olarak) getirmek,
e tanıtmak: He introduced double-entry accounting into that firm. O firmaya çift kayıt defter tutma yöntemini o tanıttı.
into (somut bir şeyi)
e (ilk olarak) getirmek/götürmek: The English introduced rabbits into Australia. Avustralya'ya tavşanı ilk olarak İngilizler getirdi
INTRODUCTION : English Turkish Redhouse
in.tro.duc.tionîntrıd^k'şın isim
tanıtım.
tanıştırma, takdim.
başlangıç, giriş, önsöz
INTRODUCTORY : English Turkish Redhouse
in.tro.duc.to.ryîntrıd^k'tıri sıfat
tanıtıcı.
başlangıç ile ilgili
INTROSPECTION : English Turkish Redhouse
in.tro.spec.tionîntrıspek'şın isim içgözlem, içebakış
INTROSPECTIONISM : English Turkish Redhouse
in.tro.spec.tion.ismisim içebakışçılık
INTROSPECTIONIST : English Turkish Redhouse
in.tro.spec.tion.istisim, sıfat içebakışçı
INTROSPECTIONISTIC : English Turkish Redhouse
in.tro.spec.tion.ist.icsıfat içebakışçı
INTROSPECTIVE : English Turkish Redhouse
in.tro.spec.tiveîntrıspek'tîv sıfat içgözlemsel
INTROVERT : English Turkish Redhouse
in.tro.vertîn'trıvırt isim içedönük kimse
INTRUDE : English Turkish Redhouse
in.trudeîntrud' fiil
zorla içeriye sokmak; zorla girmek.
istenilmeyen bir yere izinsiz ve davetsiz girmek
INTRUDER : English Turkish Redhouse
in.trud.erisim
zorla giren kimse.
davetsiz misafir
INTRUSION : English Turkish Redhouse
in.tru.sionîntru'qın isim
zorla girme.
izinsiz ve davetsiz girme
INTRUSIVE : English Turkish Redhouse
in.tru.siveîntru'sîv sıfat
zorla giren.
izinsiz ve davetsiz giren
INTUITION : English Turkish Redhouse
in.tu.i.tionîntuwîş'ın isim sezgi, sezi, içe doğma
INTUITIONISM : English Turkish Redhouse
in.tu.i.tion.ismisim, felsefe sezgicilik
INTUITIONIST : English Turkish Redhouse
in.tu.i.tion.istisim, sıfat, felsefe sezgici
INTUITIONISTIC : English Turkish Redhouse
in.tu.i.tion.ist.icsıfat, felsefe sezgici
INTUITIVE : English Turkish Redhouse
in.tu.i.tiveîntu'wıtîv sıfat sezgiyle anlaşılan veya öğrenilen, sezgisel
INTUITIVE KNOWLEDGE : English Turkish Redhouse
sezgiyle edinilen bilgi
INTUITIVELY : English Turkish Redhouse
in.tu.i.tive.lyzarf sezgiyle
INUNDATE : English Turkish Redhouse
in.un.dateîn'^ndeyt fiil
su basmak, sel basmak.
garketmek
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani