English To Turkish
COMMUNAL FARM : English Turkish
n. İsrail’de kolektif çiftlik, kibbutz
COMMUNAL SEGREGATION : English Turkish
toplumsal ayrımcılık, ırksal veya kültürel grup ayrımcılığı
COMMUNAL SETTLEMENT : English Turkish
halk yerleşim yeri, topluluk yerleşimi, bir grup tarafından oluşturulan topluluk; ortak yaşamak için kurulmuş olan koloni, ortaklık
COMMUNALISATION : English Turkish
n. mahalli idare altına sokma, toplumsal yapma süreci, halka teslim etme (arazi, vs. ile ilgili), (ayrıca communalization)
COMMUNALISE : English Turkish
v. mahalli idare altına sokmak, toplumsal yapmak, halka teslim etmek (arazi, vs. ile ilgili), (ayrıca communalize)
COMMUNALISM : English Turkish
n. eyaletlerin ayrı yönetildiği sistem
COMMUNALIST : English Turkish
n. bir arada yaşama yanlısı, komünalizm yanlısı (küçük kolektif toplumlarda yaşamak; bir kimsenin kültürel grubu veya ırkına karşı olan bağlılığı)
COMMUNALITY : English Turkish
n. komünal olma durumu, toplumsal durum veya nitelik, dayanışma duygusu
COMMUNALIZATION : English Turkish
n. mahalli idare altına sokma, toplumsal yapma süreci, halka teslim etme (arazi, vs. ile ilgili), (ayrıca communalisation)
COMMUNALIZE : English Turkish
v. toplumsallaştırmak, yöresel idare altına sokmak
COMMUNALLY : English Turkish
adv. halka ait olarak, komünal bir biçimde (müşterek kullanım ve mülkiyet ile ilgili)
COMMUNARD : English Turkish
n. komünde yaşayan kimse
COMMUNE : English Turkish
n. komün, yerel idare
COMMUNE : English Turkish
v. söyleşmek, sohbet etmek, senli benli konuşmak (Argo); komünyon almak, komünyon vermek
COMMUNE OF PARIS : English Turkish
paris komünü, şehir çalışanlarını, esnafı ve radikal burjuvaziyi temsil eden yerel idareler tarafından seçilen temsilcilerin devlet otoritesini yasadışı bir şekilde ele geçirerek Paris’te (
1794) kurulan kısa süreli sosyalist ve devrimci hükümet
COMMUNE WITH ONESELF : English Turkish
v. kendinden geçmek, çok etkilenmek, bayılmak (bir şeye)
COMMUNICABILITY : English Turkish
n. ifade edilebilirlik, bildirilebilme, söylenebilirlik; iletilebilirlik; iletişim kurma isteği, konuşkanlık
COMMUNICABLE : English Turkish
adj. söylenebilir, ifade edilebilir, iletilebilir
COMMUNICABLE DISEASE : English Turkish
ulaşıcı hastalık, birinden başka birine geçebilen hastalık
COMMUNICABLENESS : English Turkish
n. ifade edilebilirlik, bildirilebilme, söylenebilirlik; iletilebilirlik; iletişim kurma isteği, konuşkanlık
COMMUNICABLY : English Turkish
adv. ifade edilebilir bir biçimde, söylenebilir bir biçimde, iletilebilir bir biçimde, nakledilebilir bir şekilde
COMMUNICANT : English Turkish
n. bilgi veren kimse, komünyon alan kimse
COMMUNICANT : English Turkish
adj. bilgi veren, ele veren, komünyon ayinine katılan
COMMUNICATE : English Turkish
v. haberleşmek, iletişim kurmak, temasa geçmek, bildirmek, anlatmak, nakletmek, geçirmek, bulaştırmak, bağlantılı olmak, birbirine açılmak; dertleşmek; içini dökmek
COMMUNICATING : English Turkish
adj. ilişki kurma, bilgi aktarma faaliyeti ile ilgili
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani