English To Turkish
BAFFLE PAINT : English Turkish
n. kamuflaj boyası
BAFFLE PLATE : English Turkish
ölme levhası, koruyucu ekran, saptırıcı plâka
BAFFLED : English Turkish
adj. şaşkına dönmüş, şaşırmış, şaşırıp kalmış
BAFFLEGAB : English Turkish
n. (Argo) karmakarışık ve anlaşılmaz; saçma, mantıksız
BAFFLEMENT : English Turkish
n. şaşırma, şaşırtma
BAFFLER : English Turkish
n. şaşırtan, şaşırmaya neden olan, kafa karışıklığına neden olan
BAFFLING : English Turkish
adj. şaşırtıcı, aldatıcı, durmadan değişen, kararsız; zor, güç
BAFFLING PROBLEM : English Turkish
n. şaşırtan sorun veya durum, kafa karıştırıcı sorun veya durum
BAFFLINGLY : English Turkish
adv. şaşırtıcı bir şekilde, kafa karıştırıcı bir şekilde
BAFTA : English Turkish
"British Academy of Film and Television Awards (Britanya Film ve Televizyon Ödülleri Akademisi)"; Britanya’da sinema ve televizyon yaşamında çeşitli başarılara yönelik yıllık olarak düzenlenen ödül şovuna ev sahipliği yapan Britanya organizasyonu
BAFTA : English Turkish
n. Britanya'da sinema filmleri ve televizyon programlarında çeşitli başarılar için verilen ödül; pamuktan yapılan ve ilk olarak Hindistan'da yapılmış iri bir madde
BAG : English Turkish
n. çanta, çuval, torba, kese, poşet, av çantası; sevimsiz kadın, çekilmez kadın
BAG : English Turkish
v. torbaya koymak, çantaya koymak, çuvala koymak; yakalamak, avlamak, çalmak; aşırmak, iç etmek, germek, şişirmek, sarkmak, torbalanmak
BAG AND BAGGAGE : English Turkish
pılısını pırtısını toplayıp, tasını tarağını toplayarak
BAG LADY : English Turkish
torbalı kadın, bütün eşyasını bir torbada taşıyarak sokaklarda yaşayan kadın, evsiz kadın, kadın dilenci
BAG LUNCH : English Turkish
farklı bir yerde yenmek üzere paketlenmiş hafif akşamüstü yemeği
BAG OF BONES : English Turkish
n. kemik torbası, bir deri bir kemik kimse
BAG OF TRICKS : English Turkish
n. elde bulunan olanaklar, eldeki imkânlar, bir şeyi yapmak için elde bulunan yöntem ve teknikler; zengin kaynaklı planlar seti
BAGAMOYO : English Turkish
n. Tanzanya'nın en eski kenti
BAGANDA : English Turkish
n. Doğu Afrika'nın (çoğunlukla Uganda'da) yaşayan ve toplam nüfusun yaklaşık yüzde 30'unu oluşturan en büyük etnik grubu
BAGASSE : English Turkish
n. posa, küspe, zeytin şeker kamışı veya üzüm kalıntısı (işlemden geçtikten sonra)
BAGATELLE : English Turkish
n. önemsiz şey; belirli biçimi olmayan kısa müzik parçası; bilardo benzeri bir oyun
BAGEL : English Turkish
n. simit
BAGEL-BENDER : English Turkish
(Kırıcı Argo) Musevi kimse, Musevi, İbrani, Yahudi
BAGFUL : English Turkish
n. çuval dolusu, bir çuvalın taşıyabileceği kadar
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani