Multilingual Turkish Dictionary

English

English
HEAT RASH : English Turkish Redhouse

isilik

HEAT STROKE : English Turkish Redhouse

sıcak çarpması

HEAT WAVE : English Turkish Redhouse

sıcak dalgası

HEATED : English Turkish Redhouse

heat.edsıfat
öfkeli.
kızışmış, kızışık, hararetli (tartışma)

HEATER : English Turkish Redhouse

heat.erhi'tır isim ısıtıcı, soba, ocak, fırın

HEATH : English Turkish Redhouse

heathhith isim
fundalık.
funda, süpürge çalısı, süpürgeotu

HEATHEN : English Turkish Redhouse

hea.thenhi'dhın isim (heathen/heathens)
kâfirler, kefere, küffar.
kâfir. sıfat kâfir, kâfirlere özgü

HEATHER : English Turkish Redhouse

heath.erhedh'ır isim süpürgeotuna benzer bir çalı

HEATING : English Turkish Redhouse

heat.inghi'tîng sıfat ısıtıcı. isim ısıtma

HEATING COIL : English Turkish Redhouse

elektrikrezistans

HEAVE : English Turkish Redhouse

heavehiv fiil (heaved/hove)
büyük bir güçle atmak veya fırlatmak.
kaldırmak, çekmek.
yukarı kaldırmak.
yükseltmek, kabartmak.
(deniz) kabarmak.
(göğüs) şişirmek; (göğüs) inip kalkmak.
(inilti) güçlükle çıkarmak.
kusmak.
denizcilikle ilgili ırgatı çevirmek, vira etmek

HEAVE A SIGH : English Turkish Redhouse

içini çekmek, ah çekmek

HEAVE HO! : English Turkish Redhouse

denizcilikle ilgiliYisa! Vira salpa!

HEAVE TO : English Turkish Redhouse

rüzgârı başa alıp gemiyi durdurmak.
faça edip durmak

HEAVEN : English Turkish Redhouse

heav.enhev'ın isim cennet

HEAVENLY : English Turkish Redhouse

heav.en.lysıfat
cennet gibi, çok güzel.
göksel, gökle ilgili, göğe ilişkin.
ilahi, Tanrısal

HEAVENLY BODY : English Turkish Redhouse

gökcismi

HEAVILY : English Turkish Redhouse

heav.i.lyhev'ıli zarf
ağır bir şekilde.
şiddetle

HEAVINESS : English Turkish Redhouse

heav.i.nesshev'inıs isim
ağırlık.
şiddet, yeğinlik

HEAVY : English Turkish Redhouse

heav.yhev'i sıfat
ağır.
şiddetli, kuvvetli (yağmur, rüzgâr, fırtına).
kalın (kar tabakası).
çok miktarda (oy kullanımı).
(borsada) çok miktarda (alım satım).
kabarmış (deniz).
aşırı.
kalın (elbise).
ciddi, önemli.
güç, zor (iş).
bulutlu, kapalı (gök).
sıkıcı, ezici, usandırıcı.
sıkıntılı, üzücü.
kederli.
zarafetsiz, incelikten yoksun, kaba.
ağır, hazmı güç (yemek).
ağır, boğucu (koku).
derin (sessizlik).
uyku basmış, ağırlaşmış (göz).
fizik ağır (izotop).
yoğun (trafik)

HEAVY GUNS : English Turkish Redhouse

ağır silahlar

HEAVY INDUSTRY : English Turkish Redhouse

ağır sanayi

HEAVY METALS : English Turkish Redhouse

ağır metaller

HEAVY SEA : English Turkish Redhouse

dalgalı deniz

HEAVY WATER : English Turkish Redhouse

kimyaağır su