Multilingual Turkish Dictionary

English

English
BLASTOPORE : English Turkish

n. blaptopor, ilk ağız, sindirim borusunun ağzı (Embriyoloji)

BLASTOPORIC : English Turkish

adj. blaptoporik, blastopor ile ilgili, ilk ağızla ilgili, sindirim borusunun ağzı ile ilgili (Embriyoloji)

BLASTOSPHERE : English Turkish

n. (Embriyoloji) blastula, tek hücre katmanıyla çevrelenmiş boşluk (bir embriyonun hayatının ilk aşaması)

BLASTOSPHERIC : English Turkish

adj. blastospor ile ilgili, blastospora özgü (Embriyoloji)

BLASTULA : English Turkish

n. blastula, (Embriyoloji), tek hücre katmanıyla çevrelenmiş boşluk (bir embriyonun hayatının ilk aşaması)

BLASTULAR : English Turkish

adj. blastula (gelişmemiş embriyo) ile ilgili (Embriyoloji)

BLASTULATION : English Turkish

n. blastulasyon, blastulaya (gelişmemiş embriyo) dönüşme, blastospora değişim (Embriyoloji)

BLASTY : English Turkish

adj. patlamalardan etkilenmiş; fırtınalı, rüzgârlı

BLASÉ : English Turkish

adj. bezgin, usanmış, bıkkın, her şeyden bıkmış, bir şeye karşı ilgisiz veya duyarsız (genellikle o şeyi geçmişte çok defa tecrübe etmiş olmaktan kaynaklı)

BLAT : English Turkish

v. melemek, kuzu veya keçi biri ağlamak; ağzından kaçırmak, yumurtlamak; kabadayıca bir gürültü çıkarmak

BLATANCY : English Turkish

n. gürültücülük, yaygaracılık

BLATANT : English Turkish

adj. gürültücü, yaygaracı; bariz, besbelli olan

BLATANT VIOLATION : English Turkish

apaçık ihlal, aşikâr çiğneme, göz göre göre yapılan ihlal

BLATANTLY : English Turkish

adv. apaçık bir şekilde, aşikâr bir şekilde, yüksek sesle, göz göre göre; göze batan bir şekilde, rahatsızlık veren bir şekilde

BLATHER : English Turkish

n. saçmalık, zırva

BLATHER : English Turkish

v. saçmalamak, saçma sapan konuşmak

BLATHERING : English Turkish

adj. saçmalama, zırvalama, gevezelik etme; anlaşılmaz bir şekilde konuşma, çabuk çabuk konuşma, bebek gibi konuşma

BLATHERSKITE : English Turkish

n. saçma sapan konuşan kimse, saçmalık

BLATTER : English Turkish

n. hızlı ve anlaşılmaz bir şekilde konuşma işi

BLATTER : English Turkish

v. yüksek sesle ve hızlıca konuşmak, yoğun bir şekilde konuşmak

BLAU : English Turkish

n. (Almanca) mavi, üç temel renkten biri

BLAUE REITER : English Turkish

Blue Rider (Mavi Süvari),
1914 yılları arasında sürmüş ve maneviyat ve doğaçlamanın ifadesiyle şekillenmiş Alman ekspresyonist bir akım

BLAXPLOITATION : English Turkish

n. klişe tip siyah insanların istismar edilmesi (özellikle filmlerde)

BLAZE : English Turkish

n. alev, ateş, yangın; pırıltı, ışıltı; öfkelenme, köpürme; atın alnındaki beyazlık, yol bulmak için ağaçlara kazınan işaret

BLAZE : English Turkish

v. alev alev yanmak; parlamak, ışımak; yıldızı parlamak; tutuşmak; ağaçlara işaret koymak