Multilingual Turkish Dictionary

English

English
BLEED TO DEATH : English Turkish

kan kaybından ölmek

BLEED TOOL : English Turkish

kanatma aracı, kanını dökme aleti, bir kimsenin kanını akıtmak için kullanılan gereç

BLEED WHITE : English Turkish

eyaz kanama, kan veya kaynakların boşaltılması

BLEEDER : English Turkish

n. hemofili hastası; şantajcı; havalandırma deliği; para sızdıran

BLEEDING : English Turkish

n. kanama; havasını alma; adet; regl

BLEEDING : English Turkish

adj. allah'ın cezası, lanet

BLEEDING HEART : English Turkish

kız kalbi

BLEEDING OF THE NOSE : English Turkish

n. burun kanaması

BLEEDING PROFUSELY : English Turkish

çok kanama, bolca kanama, aşırı bir şekilde kanama

BLEEDOVER CONTROL : English Turkish

asınç vanası, basınç kontrolü

BLEEP : English Turkish

interj. bip

BLEEP : English Turkish

n. bip sesi, çağrı cihazı

BLEEP : English Turkish

v. biplemek

BLEEPER : English Turkish

n. (Britanya İngilizcesi) çağrı cihazı, bipleyici

BLEMISH : English Turkish

n. kusur, hata, leke

BLEMISH : English Turkish

v. bozmak, güzelliğini bozmak, lekelemek, karalamak

BLENCH : English Turkish

v. ürkmek, irkilmek, geri çekilmek; rengi solmak, rengi atmak, ağarmak, ağartmak

BLENCHER : English Turkish

n. benzi atan, beyazlayan, duraksayan veya geri çekilen; korkup çekilen, korkakça davranan, sinen, kaçan

BLENCHINGLY : English Turkish

adv. benzi atarak, beyazlayarak, duraksayarak veya geri çekilerek; korkup çekilerek, korkakça davranarak, sinerek, kaçarak

BLEND : English Turkish

n. harman, harmanlama, karışım

BLEND : English Turkish

v. harmanlamak, karıştırmak, karışmak, kaynaşmak, uyum sağlamak

BLEND WORD : English Turkish

n. iki kelimenin kaynaşmış hali

BLENDE : English Turkish

n. blend, çinko sülfür

BLENDED : English Turkish

adj. harmanlanmış, karışık

BLENDED FAMILY : English Turkish

n. karma aile, karışık aile, üvey aile, bir çiftten ve bir önceki evliliğin çocuklarından oluşan aile, bir ebeveyn bir üvey ebeveyn ve en az bir üvey evlattan oluşan aile