English
BREADED : English Turkish
adj. kotletpane
BREADFRUIT : English Turkish
n. ekmekağacı meyvesi
BREADFRUIT TREE : English Turkish
n. ekmekağacı
BREADGRAIN : English Turkish
n. ekmeklik tahıl
BREADHEAD : English Turkish
n. para kafalı, (Argo) kafasında sürekli para kazanma düşüncesi olan kimse, para takıntısı olan kimse
BREADHEAD : English Turkish
adj. para kafalı, (Argo) kafasında sürekli para kazanma düşüncesi olan kimse, para takıntısı olan kimse
BREADKNIFE : English Turkish
n. ekmek bıçağı, ekmek kesmek için kullanılan ve dalgalı veya testere benzeri ağzı olan bıçak
BREADLESS : English Turkish
adj. ekmeksiz, yemeksiz, yiyeceksiz, gıdasız
BREADLINE : English Turkish
n. bedava yemek kuyruğu, bedava yemek için bekleyen insanların oluşturduğu kuyruk (özellikle de öğle yemeği almaya yetecek parası olmayan insanlar)
BREADMAKER : English Turkish
n. ekmek pişirme makinesi, evde ekmek yapmak için kullanılan gereç
BREADSTICK : English Turkish
n. batonsale, genellikle çorba veya salata ile servis edilen uzun ve ince gevrek ekmek
BREADSTUFF : English Turkish
n. ekmeklik un, ekmek yapmak için kullanılan un
BREADTH : English Turkish
n. genişlik, en; saha, uzaklık, mesafe; düşünce özgürlüğü; liberallik
BREADTHWAYS : English Turkish
adv. enine, en yönünde
BREADTHWISE : English Turkish
adv. enine
BREADWINNER : English Turkish
n. geçimini sağlayan kimse, geçimi sağlayan kimse
BREADWINNING : English Turkish
n. ekmek parası kazanma, finansal olarak destekleme işi (genellikle bir aileyi)
BREAK : English Turkish
n. kırma, kırılma, kırık, çatlak; ara, mola, teneffüs; ani fiyat düşüşü, fırsat, solo bölüm (caz); gaf, pot, kaçma, firar, fren
BREAK : English Turkish
v. kırmak, koparmak, bozdurmak, bozmak, kırılmak, parçalanmak, kopmak, patlamak; ara vermek; ağarmak, batmak; iflas etmek; fırlamak; yakın dövüşü bırakmak; çiğnemek; kaçmak, kesmek, ihlal etmek, uymamak, batırmak, çözmek, söylemek, yenmek, dalmak
BREAK A CODE : English Turkish
v. şifreyi bulmak, şifreyi çözmek
BREAK A CONTRACT : English Turkish
kontrat ihlal etmek, yasal bir anlaşmayı ihlal etmek
BREAK A HABIT : English Turkish
alışkanlığı kesmek, bir alışkanlıktan vazgeçmek, bir bağımlılıktan kurtulmak, bir alışkanlığı bırakmak
BREAK A LEG : English Turkish
interj. bol şans, iyi şanslar
BREAK A LEG! : English Turkish
ol şanslar!, iyi şanslar! (genellikle bir gösteriden önce oyunculara söylenir)
BREAK A PROMISE : English Turkish
sözünde durmamak, verdiği sözü bozmak, verdiği sözü yerine getirmemek
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani