Multilingual Turkish Dictionary

English

English
BREAK INTO : English Turkish

dalmak, zorla girmek, tecâvüz etmek, basmak, hırsızlık yapmak, lafa karışmak

BREAK INTO A CHORD : English Turkish

çalmaya başlamak

BREAK INTO APPLAUSE : English Turkish

alkış tufanına tutmak, çılgınca alkışlamak

BREAK INTO PERSPIRATION : English Turkish

v. terlemeye başlamak

BREAK INTO PIECES : English Turkish

v. parçalamak, parçalara ayırmak

BREAK INTO SONG : English Turkish

şarkıya başlamak

BREAK JAIL : English Turkish

hapishaneden kaçmak, cezaevinden firar etmek

BREAK KEY : English Turkish

kesme tuşu, belli klavyelerde bulunan ve yapılmakta olan bilgisayar işlemini durduran tuş

BREAK LOOSE : English Turkish

kurtulmak, ipini koparıp kaçmak

BREAK LOOSE FROM : English Turkish

-den kopmak,
den ayrılmak, ile arasına mesafe girmek

BREAK MARKS : English Turkish

fren izleri, patinaj izleri, kızak izleri, patinaj veya fren yapan aracın tekerleklerinin bıraktığı siyah izler

BREAK NEW GROUND : English Turkish

çığır açmak, yeni yollar bulmak, yeni fırsatlar keşfetmek, yeni bir adım atmak, bir ilki gerçekleştirmek

BREAK NEWS : English Turkish

haber vermek, haber aktarmak, bilgi vermek

BREAK NO BONES : English Turkish

hiçbir kemik kırmamak, hiçbir zarar vermemek, zayiata neden olmamak, hasar vermemek

BREAK OF DAWN : English Turkish

şafak sökmesi, güneşin yükselmesi, günün ilk ışığı, sabah çok erken

BREAK OF DAY : English Turkish

şafak

BREAK OFF : English Turkish

kopmak, kırılmak, koparmak, bitmek, bozmak (nişan vb.)

BREAK ON : English Turkish

v. bozmak (hayal, düsünce); dağıtmak (hayal, düsünce)

BREAK ONE'S CONNECTION WITH : English Turkish

v. ilgisini kesmek

BREAK ONE'S FAST : English Turkish

oruç açmak, oruç bozmak, kahvaltı etmek

BREAK ONE'S HEART : English Turkish

kâlbini kırmak

BREAK ONE'S NECK : English Turkish

irinin boynunu kırmak, omurganın başın alt tarafındaki bölümünü kırmak; büyük çaba harcamak, çok çalışmak

BREAK ONE'S PAROLE : English Turkish

cezaevinden şartlı tahliye koşullarını ihlal etmek

BREAK ONE'S PROMISE : English Turkish

sözünü tutmamak

BREAK ONE'S SILENCE : English Turkish

sessizliğini bozmak, konuşmaya başlamak, sessiz kalmaya son vermek