Multilingual Turkish Dictionary

English

English
BREAK A RECORD : English Turkish

ekor kırmak, belirli bir zamanda kadar resmî olarak belirlenmiş en iyi performanstan daha iyi performans göstermek (örneğin bir spor müsabakasında)

BREAK A STRIKE : English Turkish

grevi kırmak, bir grevi bozmak, çalışanların geri kalan kısmı grevdeyken çalışmak

BREAK A SWEAT : English Turkish

ter dökmek, terlemeye başlamak; çok çalışmak, çok çaba sarf etmek

BREAK AN ALLIANCE : English Turkish

anlaşmayı bozmak, ittifakı bozmak, birliği sona erdirmek

BREAK AN APPOINTMENT : English Turkish

andevuya gitmemek, randevuyu iptal etmek

BREAK ASUNDER : English Turkish

parçalara ayırmak, kırıp parçalara ayırmak, darmadağın etmek

BREAK AWAY : English Turkish

kaçmak, kirişi kırmak, ayrılmak, kurtulmak

BREAK BONES : English Turkish

kemiklerini kırmak, dövmek, fena benzetmek, kıçını tekmelemek, vurmak

BREAK BREAD : English Turkish

ekmeğin bölmek, ekmeğini bölüşmek, yemeğini paylaşmak, biriyle yiyeceğini paylaşmak

BREAK BULK : English Turkish

n. konsolide kargo, parça yük, paketlenmiş tek kargo, bir geminin istif bölmesinde veya başkaca bir araçla taşınan hafif kargo

BREAK CAMP : English Turkish

v. çadır sökmek, ordugâh kaldırmak, toplanmak ve kampı terk etmek

BREAK COVER : English Turkish

v. gizlendiği yerden çıkmak, korunulan veya saklanılan yerden çıkmak

BREAK DANCE : English Turkish

v. break dansı yapmak (genellikle rap müziğiyle fiziksel kıvrılma ve akrobasi hareketlerinin sergilendiği dans tarzı)

BREAK DANCING : English Turkish

n. break dansı, (genellikle rap müziğiyle fiziksel kıvrılma ve akrobasi hareketlerinin sergilendiği dans tarzı, 1970'ler boyunca kentlerde ortaya çıkmıştır) break dansı yapma

BREAK DOWN : English Turkish

ozmak, kırmak, yıkmak, bölmek, bozulmak, yıkılmak, duygularını kontrol edememek, baskıya dayanamamak

BREAK EVEN : English Turkish

ne kâr ne zarar etmek

BREAK EVEN POINT : English Turkish

n. başabaş noktası

BREAK FAITH : English Turkish

inancı kırmak, güveni kırmak, sözünde durmamak, sözünü tutmamak

BREAK FAST : English Turkish

oruç açmak, bir süre oruç tuttuktan sonra yemek yemek

BREAK FORTH : English Turkish

ter basmak, kahkahayı basmak, yaygarayı basmak

BREAK FREE : English Turkish

v. kaçmak, serbest kalmak, engelleri kaldırmak

BREAK FRESH GROUND : English Turkish

çığır açmak

BREAK GROUND : English Turkish

ir işe başlamak, toprağı kazmak

BREAK IN : English Turkish

zorla girmek, terbiye etmek, alıştırmak, sözünü kesmek, lafa karışmak

BREAK IN PIECES : English Turkish

parçalara ayırmak, paramparça kırmak, tek tek parçalara ayırmak