Multilingual Turkish Dictionary

English

English
BREAK THE SABBATH : English Turkish

dini tatil günü çalışmak

BREAK THE SILENCE : English Turkish

sessizliğini bozmak, konuşmaya başlamak, sessiz kalmaya son vermek

BREAK THE SPELL : English Turkish

v. büyüyü bozmak, tılsımı bozmak

BREAK THE STALEMATE : English Turkish

açmazı kırmak, çıkmazı sonlandırmak, çıkmak bir duruma son vermek, duraklamayı sona erdirmek

BREAK THE WINDOW : English Turkish

pencereyi kırmak, pencereyi yerle bir etmek

BREAK THROUGH : English Turkish

yarıp geçmek, doğmak, çıkmak, görünmek

BREAK THROUGH SECURITY RAILS : English Turkish

güvenlik şeridini aşmak, güvenlik bariyerini geçmek, koruma bariyerlerini zorla geçmek

BREAK THROUGH THE SHACKLES OF HABIT : English Turkish

alışkanlığın prangalarını kırmak, bir alışkanlıktan vazgeçmek, alışkın olunan bir durumu değiştirmek

BREAK TO PIECES : English Turkish

parçalanmak, parçalara ayrılmak

BREAK UP : English Turkish

itirmek, parçalamak, üzmek, ayrılmak, bitmek, bozulmak (nişan), tatile girmek, eğlendirmek, ufalamak, parçalanmak

BREAK WIND : English Turkish

osurmak, gaz yapmak

BREAK WITH : English Turkish

ayrılmak, ilişkiyi kesmek, bağlantıyı koparmak

BREAK-EVEN-POINT : English Turkish

aşa baş noktası, kâra geçiş noktası, kazanç ve giderlerin eşit olduğu nokta (Ticaret)

BREAK-FALL : English Turkish

n. kontrollü düşüş, (Spor) düşmenin etkisini azaltan teknik

BREAK-IN : English Turkish

n. zorla girme, haneye tecavüz, bir kimsenin mülküne veya evine zor kullanarak girme (bir şiddet fiili işlemek veya hırsızlık yapmak amacıyla); çalışan performansının değerlendirildiği işe ilk başlama süreci

BREAKABLE : English Turkish

adj. kırılır, kırılabilir, bozulabilir, ehlileşir, sürülebilir (toprak)

BREAKABLENESS : English Turkish

n. kırılabilirlik, kolayca kırılabilir olma durumu

BREAKAGE : English Turkish

n. kırılma, kırma, kırık parça

BREAKAWAY : English Turkish

n. ayrılma, çekilme

BREAKAWAY REGION : English Turkish

kopma bölgesi, ayrılma bölgesi, daha büyük bir birlikten bağımsızlığını isteyen grup

BREAKBEAT : English Turkish

n. aralıklı atış, düzensiz atış, düzensiz atma, düzensiz ritim

BREAKBONE : English Turkish

n. dengue ateşlenmesi, dengue ateşi, yüksek ateş ve kaslarda ve eklem yerlerinde ağrı ile kendini gösteren bulaşıcı bir hastalık (Hindistan Mısır ve Batı Hint Adaları gibi tropik bölgelerde görülür)

BREAKBONE FEVER : English Turkish

n. dengue ateşlenmesi, dengue ateşi, yüksek ateş ve kaslarda ve eklem yerlerinde ağrı ile kendini gösteren bulaşıcı bir hastalık (Hindistan Mısır ve Batı Hint Adaları gibi tropik bölgelerde görülür)

BREAKDANCE : English Turkish

v. break dansı yapmak, break dansı tarzında dans etmek

BREAKDANCER : English Turkish

n. break dansçısı, break dansı tarzında dans eden kimse