English
BROAD-SHOULDERED : English Turkish
geniş omuzlu, geniş omuzlara sahip olan
BROADAX : English Turkish
n. enli bir bıçağı olan büyük balta
BROADBAND : English Turkish
adj. genişbant, geniş frekans aralığı olan
BROADBILL : English Turkish
n. parlak renkli tüylere ve kısa geniş bir gagaya sahip tropikal Afrika ve Asya'ya özgü bir kuş; kürüyücü, kuzey yarımküreye özgü uzun geniş gagalı tatlı su ördeği
BROADCAST : English Turkish
adj. radyo veya televizyonla ilgili
BROADCAST : English Turkish
n. yayın [radyo, tv], radyo yayını
BROADCAST : English Turkish
v. yayın yapmak [radyo, tv], yaymak, duyurmak, yayımlamak, saçmak, ekmek (tohum)
BROADCAST BY SATELLITE : English Turkish
uydu yayını, uydu üzerinden iletim
BROADCASTER : English Turkish
n. yayın yapan [radyo, tv], yayımcı; tohum saçma makinesi
BROADCASTING : English Turkish
adj. radyo veya televizyon yayını ile ilgili
BROADCASTING : English Turkish
n. yayın [radyo, tv], radyo veya televizyon
BROADCASTING AUTHORITY : English Turkish
Yayın Kurumu, radyo ve televizyondan yapılan yayınlardan sorumlu olan grup
BROADCASTING CHANNELS : English Turkish
mesajların/haberlerin (radyo, TV, vb.) iletilmesi için ayrılmış radyo dalgaları frekansları
BROADCASTING SERVICE : English Turkish
tüm televizyon ve/veya radyo yayınlarından sorumlu kamu sistemi
BROADCASTING STATION : English Turkish
n. radyo istasyonu
BROADCASTING STUDIO : English Turkish
yayın stüdyosu, havadan gönderilen dalgalarla televizyon veya radyo programlarının yayınlandığı stüdyo
BROADCLOTH : English Turkish
n. çuha, ince pamuklu
BROADEN : English Turkish
v. genişlemek, genişletmek
BROADENED HIS HORIZONS : English Turkish
ufkunu genişletmiş, bilgisini artırmış, gelişmiş, değişik alanlara yönelnmiş
BROADENING : English Turkish
n. genişleme, büyüme, artma, çoğalma
BROADENING ONE'S HORIZONS : English Turkish
ufkunu genişletme, birisinin bilgisini artırması, gelişme, değişik alanlara yönelme
BROADLEAVED : English Turkish
adj. geniş yapraklı
BROADLOOM : English Turkish
n. dikişsiz halı
BROADLY : English Turkish
adv. geniş, geniş olarak, enli, açık olarak, belli
BROADLY SPEAKING : English Turkish
adv. belirli istisnaları veya detayları hesaba katmaksızın
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani