Multilingual Turkish Dictionary

English

English
BROCHURE : English Turkish

n. broşür, kitapçık

BROCK : English Turkish

n. porsuk

BROCKEN SPECTER : English Turkish

n. Brocken kuruntusu, ruh, hayalet, siluet, hayal; bazen bir gözlemcinin görüntüsü güneşle bulut üstünde görünen başka bir bulut arasında yüksekte belirmesiyle oluşan görsel olgu

BROCKET : English Turkish

n. iki yaşında erkek geyik

BROCOLI : English Turkish

n. brokoli, karnabahara benzeyen yeşil sebze türü

BRODERBUND : English Turkish

n. California merkezli bir Amerikan ortaklığı, eğitim ve eğlence alanında yazılım imalatçısı

BRODERICK : English Turkish

n. bir soyadı; Matthew Broderick (1962 doğumlu), Amerikalı bir sinema oyuncus ("War Games {Savaş Oyunları}" ve "Ferris Bueller's Day Off {Ferris Bueller'in İzin Günü}" filmlerindeki rolleriyle bilinir)

BRODMANN : English Turkish

n. bir soyadı; Korbinian Brodmann (
1918), ayırt edici histolojik özelliklerinden 52 ayırıcı alandan beyin zarını tanımlamasıyla ünlenen Alman bir nörolog

BRODY : English Turkish

n. bir soyadı; Avusturya'da bir kasaba

BROGAN : English Turkish

n. kaba ayakkabı, basit kaba saba pabuç

BROGUE : English Turkish

n. İrlanda aksanı, aksanlı konuşma; kaba ve sağlam ayakkabı

BROGUISH : English Turkish

adj. İrlanda aksanında, İrlanda şivesine sahip olan

BROIDER : English Turkish

v. oya işlemek, dikişlerle süslemek (Arkaik)

BROIL : English Turkish

n. kavga, tartışma, kargaşa

BROIL : English Turkish

v. ızgarada kızartmak, ızgara yapmak, kavrulmak, yanmak, çok sıcak olmak

BROILED MEAT : English Turkish

n. külbastı

BROILER : English Turkish

n. ızgara, tava, ızgaralık piliç; çok sıcak gün; kavgacı tip

BROILING : English Turkish

adj. kavurucu

BROKAGE : English Turkish

n. komisyon, komisyonculuk, aracıya ödenen komisyon

BROKE : English Turkish

adj. züğürt, meteliksiz, beş parasız (Argo), cebi delik, iflas etmiş

BROKE A LEG : English Turkish

alt bacağındaki kemiği kırık; başardı, şeytanın bacağını kırdı

BROKE A VOW : English Turkish

yeminini bozmuş, sözünden caymış, andını bozmuş

BROKE AN ARM : English Turkish

kolundaki bir kemiği kırık

BROKE AN OATH : English Turkish

sözünden cayma, bir sözü yerine getirmeyi gerksiz hale getirme

BROKE APART : English Turkish

kopmuş, birbirinden ayrılmış, birbiri ile irtibatı kopmuş