Multilingual Turkish Dictionary

English

English
DEFAULT ON SMTH : English Turkish

v. ihmalkârlık yapmak

DEFAULT OPTION : English Turkish

option not to pay or appear as required

DEFAULT PRINTER : English Turkish

varsayılan seçenek, etkin yazıcı seçeneği değiştirilmezse Windows’un varsayılan olarak kullandığı yazıcı

DEFAULT VALUE : English Turkish

varsayılan değer, otomatik ayarlama, önceden ayarlanmış değer, kullanıcının değiştirmediği sürece otomatik olarak seçilen ayar

DEFAULTER : English Turkish

n. yerinde bulunmayan kimse, gaip; borcunu ödemeyen kimse; emanet parayı yiyen kimse; askeri suçu olan asker

DEFCON : English Turkish

"Defense Condition (Savunma Durumu)", ABD ordusunda savaşa hazırlılık durumu için kullanılan
5 arası ölçek (5= normal hazırlılık durumu, 1= maksimum hazırlılık durumu)

DEFEASANCE : English Turkish

n. iptal, fesih, kaldırma

DEFEASE : English Turkish

v. iptal etmek, bozmak (kontrat, senet, vs.); varlıkları itfa etmeden senedin zorlu kıldığı hisse senedi çıkaran şirketin yasal yükümlülüklerini yerine getirmek

DEFEASED : English Turkish

n. iptal, fesih, geçersiz kılma, bozma

DEFEASIBLE : English Turkish

adj. iptali mümkün, kaldırılabilir

DEFEAT : English Turkish

n. yenilgi, mağlubiyet; aleyhte oy, bozgun; iptal, red, ret; hayal kırıklığı, hüsran, başarısızlık

DEFEAT : English Turkish

v. yenmek, aşmak; engellemek; devirmek; boşa çıkarmak, iptal ettirmek

DEFEAT A BILL : English Turkish

yasa tasarısını reddetmek, önerilmiş bir yasa tasarısına karşı oy kullanmak, bir yasa tasarısının başarısız olmasına neden olmak

DEFEAT A MOTION : English Turkish

önergeyi reddetmek, bir önergeye karşı oy kullanmak, bir resmi önergenin başarısız olmasına neden olmak

DEFEAT THE ENEMY : English Turkish

düşmanı yenmek, düşmanı vurmak, rakip karşısından zafer kazanmak, düşmanın üstesinden gelmek

DEFEAT THE PURPOSE : English Turkish

v. amacı engellemek, istenilen sonucu daha imkansız hale getirdi, hedefe ulaşamadı

DEFEATABLE : English Turkish

adj. mağlup edilebilir, vurulabilir, fethedilebilir, yenilebilir

DEFEATED : English Turkish

adj. mağlup olmuş, üstesinden gelinmiş, zafer kazanmamış

DEFEATED HIM : English Turkish

onu mağlup etti, onu vurdu, onun üstesinden geldi

DEFEATER : English Turkish

n. mağlup eden kimse, uran kimse, fatih, galip

DEFEATISM : English Turkish

n. yenilgiyi kabul etme, bozgunculuk

DEFEATIST : English Turkish

n. yenilgiyi kabul eden kimse, bozguncu

DEFEATIST : English Turkish

adj. yenilgiyi kabul eden, bozguncu

DEFEATURE : English Turkish

v. çirkinleştirmek, şeklini bozmak

DEFECATE : English Turkish

v. dışkılamak; kaka yapmak; arınmak; arıtmak; kurtulmak