Multilingual Turkish Dictionary

English

English
DEFECATION : English Turkish

n. dışkılama, kaka yapma; büyük aptes yapma

DEFECT : English Turkish

n. eksiklik, kusur, noksan; özür, sakatlık; bozukluk, arıza

DEFECT : English Turkish

v. döneklik etmek, ayrılmak; kaçmak; iltica etmek, sığınmak

DEFECT IN CHARACTER : English Turkish

n. kişilik bozukluğu

DEFECT OF VISION : English Turkish

n. görme bozukluğu

DEFECTION : English Turkish

n. çekilme, ayrılma; ihanet; iltica, sığınma

DEFECTIVE : English Turkish

adj. arızalı, sakat; özürlü, kusurlu; eksik, yetersiz

DEFECTIVE CONSTITUTION : English Turkish

sağlığa zararlı, sağlıksız

DEFECTIVE GOODS : English Turkish

defolu mallar, hatalı veya eksik mal

DEFECTIVE INFRASTRUCTURE : English Turkish

hatalı altyapı, kusurlu temel

DEFECTIVE MEMORY : English Turkish

zayıf bellek, kötü hafıza

DEFECTIVE PRACTICE : English Turkish

hatalı uygulama, yetersiz yöntem veya sistem

DEFECTIVE PRODUCT : English Turkish

defolu ürün, ayıplı ürün, defolu mal

DEFECTIVE TRANSACTION : English Turkish

hatalı işlem, düşüncesinde veya imzalanmasındaki eksiklik nedeniyle iptal edilmiş veya etkisiz kılınmış iş anlaşması

DEFECTIVE YEAR : English Turkish

eksik yıl, Yahudi takvimindeki üç yıldan en kısa olanı (353 günü olan)

DEFECTIVELY : English Turkish

adv. hatalı bir şekilde, anormal bir şekilde; kusurlu bir biçimde

DEFECTIVENESS : English Turkish

n. eksiklik; özürlülük; kusurluluk

DEFECTOR : English Turkish

n. dönen kimse; ilticacı, sığınmacı

DEFEMINISATION : English Turkish

n. dişil özelliklerinden yoksun bırakma, dişil özelliklerini ortadan kaldırma (ayrıca defeminization)

DEFEMINISE : English Turkish

v. dişiliğini almak, dişliliğini etkisiz kılmak, dişil özelliklerini ortadan kaldırmak; dişi memelilerden yumurtalıklarını almak (ayrıca defeminize)

DEFEMINIZATION : English Turkish

n. dişil özelliklerinden yoksun bırakma, dişil özelliklerini ortadan kaldırma (ayrıca defeminisation)

DEFEMINIZE : English Turkish

v. dişiliğini almak, dişliliğini etkisiz kılmak, dişil özelliklerini ortadan kaldırmak; dişi memelilerden yumurtalıklarını almak (ayrıca defeminise)

DEFENCE : English Turkish

n. savunma, himaye, korunma; davalı; sanık; doğrulama; savunma silahları; defans oyuncusu,

DEFENCE COUNSEL : English Turkish

savunma vekili, sanık avukatları

DEFENCE DISPOSITION : English Turkish

savunma düzeni, savunma formasyonu veya planı, bir bölgenin savunması için kuvvetlerin stratejik olarak yayılması