Multilingual Turkish Dictionary

English

English
DID YOGA : English Turkish

yoga yaptı, yoga alıştırması gerçekleştirdi, bir huzur ve ruhani ruh durumuna çıkmak amacıyla bilinci eğiten Hindu disiplininin bir parçası olan alıştırmalar sistemini takip etti

DID YOU CALL THE POLICE : English Turkish

polisi aradınız mı

DID YOU CHOOSE ANYTHING : English Turkish

ir şey seçtiniz mi

DID YOU DECIDE : English Turkish

karar verdiniz mi

DID YOU ENJOY YOUR STAY : English Turkish

ziyaretinizden memnun kaldınız mı

DID YOU FIND SOMETHING YOU LIKE : English Turkish

eğendiğiniz bir şeyler bulabildiniz mi

DID YOU HAVE AN ACCIDENT : English Turkish

kaza mı geçirdiniz

DIDACTIC : English Turkish

adj. öğretici, eğitici, öğretmenlik taslayan, didaktik

DIDACTICALLY : English Turkish

adv. öğretici bir şekilde; direktif vererek, göstererek

DIDACTICISM : English Turkish

n. didaktisizm, eğitici ve öğretici olma durumu; aşırı bir şekilde diğerlerine ders verme eğilimi

DIDACTICS : English Turkish

n. pedagoji, eğitbilim, öğretme sanatı

DIDAPPER : English Turkish

n. (Zooloji) dalgıç kuşu, küçük batağan, küçük bir dalgıçkuşu türü

DIDDER : English Turkish

n. titreme

DIDDER : English Turkish

v. titremek

DIDDLE : English Turkish

v. kandırmak, yutturmak, dolandırmak; vakit öldürmek; yerinde duramamak, kıpır kıpır olmak

DIDDLEY : English Turkish

n. Diddley, soyadı; Bo Diddley (Elias McDaniel olarak 1928'de doğdu), daha sonra gelen rok müzisyenlerini etkileyen Afrikalı-Amerikalı gitarcı ve şarkıcı

DIDDLY : English Turkish

n. (Argo) hiçbir şey (negatif bir anlatımdan sonra kullanılır)

DIDDUMS : English Turkish

interj. konuşmacının kendisine hitap edilen kişinin çocuksu davrandığını düşündüğünü gösteren ünlem, bir kimsenin çocuk gibi davranan kimseye yakınlık duymadığını belirtmek için söylediği şey

DIDEROT : English Turkish

n. Diderot, soyadı; Denis Diderot (
1784), Fransız yazar ve filozof (Fransız"Encyclopedie"'nin editörü)

DIDGERIDOO : English Turkish

n. Avustralya Yerlilerine özgü üflemeli bir çalgı

DIDGORI : English Turkish

n. Didgori Dağı, Tiflis'in batısında bulunan dağ (Gürcistan'ın başkenti), 1122'de Gürcü ve Türk askerleri arasında olan savaş bölgesi

DIDICOI : English Turkish

n. çingene

DIDN'T : English Turkish

v. "did not (-madı)",
madı, geçmiş zaman olumsuzu (bir fiil ile birlikte geçmiş zamandaki bir olumsuzluğu anlatmak için kullanılır)

DIDN'T FINISH THE JOB : English Turkish

işi bitirmedi, görevini tamamlamadı, vazifesini bitirmedi, görevini yarım bıraktı

DIDN'T GIVE A DAMN : English Turkish

umurunda olmadı, umursamadı