English
DIGESTANT : English Turkish
n. hazmetmeye yardımcı madde
DIGESTANT : English Turkish
adj. hazmetme işlemi veya sistemi
DIGESTER : English Turkish
n. sindiren, besini hazmeden; hazmettirici madde, sindirime yardımcı olan madde; içinde maddelerin yumuşatıldığı veya parçalara ayrıldığı alet
DIGESTIBILITY : English Turkish
n. hazmedebilir olma durumu, sindirilebilirlik, sindirilebilir olma durumu, sindirim için elverişli olma durumu
DIGESTIBLE : English Turkish
adj. hafif; sindirilebilir
DIGESTION : English Turkish
n. sindirim, hazım, sindirme; kavrama; özümseme
DIGESTIVE : English Turkish
adj. sindirimle ilgili, hazmettirici, sindirimi düzenleyen, sindirim
DIGESTIVE : English Turkish
n. hazmettirici ilaç
DIGESTIVE JUICES : English Turkish
sindirim suları, besinleri sindirmede yardımcı olmak üzere midede salgılanan asitler
DIGESTIVE ORGANS : English Turkish
sindirim organları, besinleri sindiren vücut organları
DIGESTIVE SYSTEM : English Turkish
sindirim sistemi
DIGESTIVE TRACT : English Turkish
n. (Anatomi) sindirim kanalı, sindirim organı, sindirim sistemi kanalı, sindirim sisteminin içinden besinlerin geçerek sindirimin gerçekleştiği ve atıkların elendiği boru şeklindeki geçidi (ağızdan anüse kadar uzar ve gırtlak yemek borusu mide ve bağırsakları içerir)
DIGESTIVELY : English Turkish
adv. sindirimsel olarak, hazmederek, sindirim (vücudun besinleri parçalaması ve emmesi süreci) yoluyla
DIGESTIVENESS : English Turkish
n. sindirimsel olma durumu, hazmedilebilir olma
DIGGER : English Turkish
n. Kazıcı, Kızılderili kazıcı, yiyecek için kökleri kazan Kızılderili (hakaret edici;
yy İngiltere'sinde sosyalist uygulamaları terfi eden Bağnaz
DIGGER : English Turkish
n. kazıcı, greyder; kazma, kepçe; sarıca arı; avustralya askeri
DIGGER WASP : English Turkish
sarıca arı
DIGGERS : English Turkish
n. kazıcılar, köksökerler, kök yiyerek yaşayan Kaliforniya Kızılderilileri kabilesi; (Askeri Argo) Avustralyalı piyadeler (I Dünya Savaşı sırasında);
yy İngiltere'sinde sosyalist uygulamaları terfi eden Bağnaz grubu
DIGGING : English Turkish
n. kazma
DIGGING IN THE DIRT : English Turkish
derin kazma, sürekli çalışıyor olma
DIGGINGS : English Turkish
n. kazı, kazı yeri; maden, altın madeni, kazıda çıkarılan şey; yurt, pansiyon
DIGHT : English Turkish
v. (Eski Kullanıma) süslemek, dekore etmek; bir kimseyi giydirmek
DIGIT : English Turkish
n. tek haneli rakam, hane; basamak; parmak
DIGIT COMPUTER : English Turkish
dijital bilgisayar, sayısal bilgisayar, sayısal bir sistem kullanan bilgisayar
DIGITAL : English Turkish
adj. dijital; sayısal; parmağa ait, parmakla yapılan
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani