Multilingual Turkish Dictionary

English

English
DO IT YOURSELFER : English Turkish

n. kendi işini kendi gören kimse

DO JUSTICE : English Turkish

adalet dağıtmak, doru olanı yapmak, hakkını vermek, adil olmak

DO JUSTICE TO : English Turkish

hakkını yememek, hakkını gözetmek, hakkını vermek

DO LITTLE : English Turkish

n. tembel, uyuşuk tip

DO ME A FAVOR : English Turkish

ana bir iyilik yap, bana bir iyilikte bulun

DO MILITARY SERVICE : English Turkish

v. askerlik yapmak

DO NOT : English Turkish

yapma, yapmayın (bir şeyi yasaklayan negatif emir
Do not touch that {Ona dokunma} gibi)

DO NOT BLEACH : English Turkish

çamaşır suyu kullanmayın

DO NOT COUNT YOUR CHICKENS BEFORE THEY ARE HATCHED : English Turkish

civcivlerini yumurtadan çıkmadan sayma, dereyi görmeden paçaları sıvama, piyangoyu kazanmadan paranı harcama

DO NOT DESPAIR : English Turkish

ümidini kaybetme, umudunu yitirme, karamsarlığa kapılma

DO NOT DISTURB : English Turkish

lütfen rahatsız etmeyiniz

DO NOT DRY CLEAN : English Turkish

kuru temizleme yapmayın

DO NOT ENTER, ONE WAY : English Turkish

girilmez tek yön

DO NOT FAIL YOUR PARENTS : English Turkish

ebeveynlerinin yüzünü kara çıkarma, anne-babanı hayal kırıklığına uğratma, ebeveynlerinin beklentilerini yerine getir

DO NOT GET TOO COMFORTABLE : English Turkish

çok rahatlama, rahatını çok sağlama, çok konfor içinde olma

DO NOT IRON : English Turkish

ütülemeyin

DO NOT SAY : English Turkish

söyleme, konuşma, deme, sır olarak sakla, diğerlerine söyleme

DO NOT SPEAK EVIL OF THE DEAD : English Turkish

ölünün arkasından konuşma, ölmüş bir kimsenin arkasından kötü şeyler söyleme

DO NOT TOUCH : English Turkish

dokunmayın

DO NOTHING : English Turkish

tembel, aylak, haylaz

DO NUMBER ONE : English Turkish

n. işemek, çiş yapmak

DO NUMBER TWO : English Turkish

v. kaka yapmak, büyük abdest yapmak

DO OBEISANCE TO : English Turkish

saygı göstermek, hürmet etmek

DO ONE'S BEST : English Turkish

elinden geleni yapmak

DO ONE'S BIT : English Turkish

üstüne düşeni yapmak, üzerine düşeni yapmak, kendinden bekleneni yapmak