English
ECHOCARDIOGRAPHY : English Turkish
n. ekokardiyografi, (Tıp) kalbin ultrason kullanılarak incelenmesi
ECHOED IN HIS EARS : English Turkish
kulaklarında yankılandı, kulaklarında eko yaptı
ECHOER : English Turkish
n. eko yapan kimse veya şey, yankılayan, tekrarlayan, bir sesi tekrarlayan kimse veya şey
ECHOIC : English Turkish
adj. ekomsu, eko gibi, yankımaya benzer, tekrarlama benzeri
ECHOING : English Turkish
adj. eko yapan, yankılanan, tekrarlayan, tekrar ses çıkaran
ECHOINGLY : English Turkish
adv. eko yaparak, yankılanarak, tekrarlayarak, tekrar ses çıkararak
ECHOISM : English Turkish
n. yansıtmacılık, taklit kelimeler oluşturma, ses öykünmesi, taşıdıkları anlama benzer seste olan kelime biçimleri kullanma (ding-dong gibi)
ECHOLALIA : English Turkish
n. kelimeleri tekrarlama, başkaları tarafından telaffuz edilen kelimelerin tekrar edildiği akıl hastalığı
ECHOLESS : English Turkish
adj. ekosuz, ekosu olmayan, yankımasız, tekrarlamasız
ECHOLOCATION : English Turkish
n. ekolokasyon, bir ekonun oluşmasının aldığı süre hesaplanarak bir objenin yerinin belirlenmesi (sonar veya radarda olduğu gibi)
ECHOPRAXIA : English Turkish
n. ekopraksi, kelimeleri tekrarlama, başkaları tarafından telaffuz edilen kelimelerin tekrar edildiği akıl hastalığı
ECKERT : English Turkish
n. Eckert, soyadı; John Presper Eckert (
1995), ABD elektrik mühendisi ve ilk elektronik bilgisayarın yapıcı ortağı (ENIAC olarak bilinen)
ECKHARD : English Turkish
n. Eckhard, erkek ismi (Almanca)
ECKHARD PFEIFFER : English Turkish
n. Eckhard Pfeiffer, (1941 doğumlu) eski cumhurbaşkanı ve Compaq bilgisayar şirketinin genel müdürü (Teksas, ABD merkezli)
ECLA : English Turkish
"Economic Commission for Latin America (Latin Amerika Ekonomi komisyonu)", Latin Amerika'nın ekonomik gelişimiyle ilgilenen Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal Konsey komisyonu
ECLAIR : English Turkish
n. ekler
ECLAMPSIA : English Turkish
n. ekslampsi, (Tıp) gebelik toksemisi, hamile kadınlarda plasentadan gelen zehirlerle meydana gelen bilinç kaybı rahatsızlığı
ECLAMPTIC : English Turkish
adj. eklamptik, ekslampsiye (hamile kadınlarda plasentadan gelen zehirlerle meydana gelen bilinç kaybı rahatsızlığına) ait, ekslampsi ile ilgili, ekslampsiye özgü
ECLAT : English Turkish
n. üstün başarı, parlak başarı; şan; beğeni, övgü
ECLECTIC : English Turkish
adj. seçme, derleme, seçen, derleyen
ECLECTIC : English Turkish
n. eklektik, seçmeci
ECLECTIC METHOD : English Turkish
seçmeli yöntem, elementleri birkaç yaklaşıma göre birleştiren metot
ECLECTICALLY : English Turkish
adv. eklektik bir şekilde, kapsamlı bir şekilde, çeşitli bir şekilde, ayrıntılı bir şekilde
ECLECTICISM : English Turkish
n. eklektizm
ECLIPSE : English Turkish
n. tutulma (güneş), geçici karanlığa bürünme; geçici başarısızlık, düşüş
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani