English
ELSCINT : English Turkish
n. Elscint, İsrail yüksek teknoloji şirketi (ileri tıbbi gereçler, görüntüleme sistemleri, CT sistemler, vs. imal eder)
ELSE : English Turkish
adv. başka, ayrıca, ilaveten; başka türlü, başka zaman; yoksa, aksi halde
ELSEVIER B.V. : English Turkish
n. Elsevier, bilimsel araştırma topluluğu için her yıl binlerce yeni araştırma makalesi ve yeni kitap isimleri yayımlayan dünya lideri bilimsel ve teknik bilgi yayımcısı;tıp ve sağlık meslekleri için binlerce tıp kitabı ve referans işleri yayımlayan dünya lideri tıbbi ve sağlık biligleri yayımcısı More: www.elsevier.com
ELSEWHERE : English Turkish
adv. başka yerde, başka yere
ELSIE : English Turkish
n. Elsie, kadın ismi
ELTON : English Turkish
n. Elton, erkek ismi; soyadı
ELTON JOHN : English Turkish
n. Elton John, (1947 doğumlu) ünlü İngiliz şarkıcı
ELUANT : English Turkish
n. yıkama solüsyonu, bir maddeyi bir karışımdan ayıklamak için kullanılan bir çözücü (Kimya)
ELUATE : English Turkish
n. yıkama solüsyonu, bir maddeyi bir karışımdan ayıklamak için kullanılan bir çözücü (Kimya)
ELUCIDATE : English Turkish
v. aydınlatmak, açıklamak, izah etmek
ELUCIDATION : English Turkish
n. aydınlatma, açıklama, izah
ELUCIDATIVE : English Turkish
adj. açıklayıcı, aydınlatıcı, bilgilendirici
ELUCIDATOR : English Turkish
n. açıklayan, aydınlatan, bilgilendiren
ELUCIDATORY : English Turkish
adj. aydınlatıcı, açıklayıcı
ELUDE : English Turkish
v. sıyrılmak, kurtulmak; kaçamak yapmak, kaçınmak; anlayamamak; aklına gelmemek, çağrıştırmamak
ELUDER : English Turkish
n. kaçınan kimse, sakınan kimse, sıyrılan kimse
ELUENT : English Turkish
n. yıkama solüsyonu, bir maddeyi bir karışımdan ayıklamak için kullanılan bir çözücü (Kimya)
ELUSION : English Turkish
n. kurtulma, sıyrılma, yakayı sıyırma, kaçınma
ELUSIVE : English Turkish
adj. kaçamaklı, yakalanması zor, akla gelmeyen, anlaşılmaz; güvenilmez; kaypak
ELUSIVE ANSWER : English Turkish
kaçamak cevap, kaypak cevap, bulanık cevap; bir probleme bulunması sor cevap veya çözüm
ELUSIVELY : English Turkish
adv. kaçamak bir şekilde, kaypak bir şekilde, bulanık bir şekilde, açık olmayan bir şekilde
ELUSIVENESS : English Turkish
n. kaçamaklık, kaypaklık, bulanık olma durumu, açık olmama durumu
ELUSORY : English Turkish
adj. kaçamaklı, aldatıcı, yanıltıcı, yakalanması güç, anlaşılmaz, güvenilmez
ELUTE : English Turkish
v. bir maddeyi bir karışımdan ayıklamak (Kimya)
ELUTION : English Turkish
n. elüsyon, yıkama, arıtma, bir maddeyi bir karışımdan ayıklama (Kimya)
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani