Multilingual Turkish Dictionary

English

English
EMASCULATION : English Turkish

n. hadım etme, zayıflatma, yumuşatma; sansür etme

EMASCULATIVE : English Turkish

adj. zayıflatan, zayıflatıcı, erkeklikten yoksun bırakan, iktidarını zayıflatan, emasküle eden, iğdişleştiren

EMASCULATOR : English Turkish

n. zayıflatan, zayıflatıcı, erkeklikten yoksun bırakan, iktidarını zayıflatan, emasküle eden, iğdişleştiren

EMBALM : English Turkish

v. mumyalamak; anmak, anısını yaşatmak, hatırında tutmak

EMBALMER : English Turkish

n. mumyalayıcı, mumyalayan, cesetleri mumyalayan; çürümekten koruyan şey

EMBALMMENT : English Turkish

n. mumyalama

EMBANK : English Turkish

v. toprak set çekmek, toprak setle çevrelemek

EMBANKMENT : English Turkish

n. toprak set, bent, set, set yapma

EMBARGO : English Turkish

n. ambargo, yasaklama, ticareti kısıtlama

EMBARGO : English Turkish

v. ambargo koymak, yasaklamak, el koymak

EMBARK : English Turkish

v. bindirmek, uçağa yüklemek, yolcu almak, uçağa binmek, uçağa bindirmek; girişmek, kalkışmak, atılmak; yüklemek, yatırmak, yüklenmek

EMBARK ON : English Turkish

-a başlamak,
a girişmek,
mak için kolları sıvamak

EMBARK ON AN ACTIVITY : English Turkish

ir faaliyete girişmek, bir şey yapmaya başlamak

EMBARK UPON : English Turkish

v. girişmek, atılmak

EMBARKATION : English Turkish

n. gemiye binme, bindirme; yükleme, yüklenme

EMBARKMENT : English Turkish

n. binme, bindirme, yükleme, bir gemi veya kayığa binme

EMBARRASS : English Turkish

v. şaşırtmak; bozmak, bozum etmek, utandırmak, sıkıntı vermek; engellemek; para sıkıntısı çekmek

EMBARRASS DE RICHESSE : English Turkish

n. şaşırtıcı fazlalık

EMBARRASSED : English Turkish

adj. utangaç, sıkılgan, mahçup, eli darda

EMBARRASSED HIM : English Turkish

onun yüzünü kızarttı, onu utandırdı, onu mahcup etti, onu bozdu

EMBARRASSEDLY : English Turkish

adv. yüzü kızararak, utanarak, mahcup olarak, bozulmuş bir şekilde

EMBARRASSING : English Turkish

adj. utandırıcı, can sıkıcı, zor duruma sokan

EMBARRASSINGLY : English Turkish

adv. utandırıcı bir şekilde

EMBARRASSMENT : English Turkish

n. utanma, şaşkınlık, sıkıntı, rahatsızlık, parasızlık

EMBASSADOR : English Turkish

n. elçi, büyükelçi, temsilci, bir ülkenin temsilcisi, diplomat