English
EMBASSADRESS : English Turkish
n. kadın elçi, kadın büyükelçi, kadın temsilci, bir ülkenin kadın temsilcisi, kadın diplomat; bir büyükelçinin karısı
EMBASSAGE : English Turkish
n. büyükelçilik (Eski Kullanım)
EMBASSY : English Turkish
n. elçilik, sefaret; elçilik görevlileri
EMBATTLE : English Turkish
v. savaş düzenine sokmak, mazgallarla donatmak
EMBATTLED : English Turkish
adj. savaş düzenine girmiş, savunma durumunda, güç durumda, savaş halinde
EMBAY : English Turkish
v. körfeze kapamak, körfezlere ayırmak
EMBED : English Turkish
v. yerleştirmek; gömmek, oturtmak, kafasına sokmak
EMBEDDED : English Turkish
adj. gömülmüş, içine yerleştirilmiş, içine konulmuş, sıkıca yerleştirilmiş, gizlenmiş, saklanmış
EMBEDDED OBJECT : English Turkish
gömülmüş obje, saklanmış obje, gizlenmiş obje, bir belge içine onulmuş obje (Bilgisayar)
EMBEDDING : English Turkish
n. gömme, yerleştirme, gizleme, saklama, Windows'ta bir objenin bir belge içine entegre edilmesi (Bilgisayar)
EMBEDMENT : English Turkish
n. gömme, içine yerleştirme, içine koyma, sıkıca yerleştirme, gizleme, saklama
EMBELLISH : English Turkish
v. süslemek, güzelleştirmek, renk katmak; abartmak
EMBELLISHED THE FACTS : English Turkish
olayları abarttı, hikâyeyi süsledi, olaylara ekleme yaparak kurguladı, gerçeklere ekleme yaptı
EMBELLISHER : English Turkish
n. abartan, kurgulayan, süsleyen, bire bin katan, süslemeler ekleyen kimse
EMBELLISHMENT : English Turkish
n. süsleme, süs, renklendirme; abartma
EMBER : English Turkish
n. köz, kor
EMBER DAYS : English Turkish
n. üçer günlük dört mevsim orucu
EMBER GOOSE : English Turkish
uz dalgıcı (kuş)
EMBERS : English Turkish
n. köz, sönmekte olan ateş, korlaşmış ateş
EMBEZZLE : English Turkish
v. zimmetine geçirmek, kendine mâletmek
EMBEZZLE FUNDS : English Turkish
fonu soymak, kasayı boşaltmak, paraları yürütmek, kendisine emanet edilmiş parayı çalmak, emanete hıyanetlik etmek, zimmetine para geçirmek
EMBEZZLE MONEY : English Turkish
para çalmak, kasayı boşaltmak, paraları yürütmek, kendisine emanet edilmiş parayı çalmak, emanete hıyanetlik etmek, zimmetine para geçirmek
EMBEZZLEMENT : English Turkish
n. ihtilâs, zimmetine geçirme, kötüye kullanma
EMBEZZLER : English Turkish
n. zimmetine geçiren kimse; kasa hırsızı
EMBITTER : English Turkish
v. ekşitmek; dünyadan nefret ettirmek, hırçınlaştırmak; körüklemek
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani