Multilingual Turkish Dictionary

English

English
EMBITTERED : English Turkish

adj. hayata küsmüş, dünyadan nefret etmiş

EMBITTERMENT : English Turkish

n. ekşitme; dünyadan nefret ettirme

EMBLAZE : English Turkish

n. görsel bilgileri sıkıştırmak için kullanılan teknoloji (internet ortamında ilave bir göz atıcı programa ihtiyaç duyulmadan)

EMBLAZE : English Turkish

v. ateşlemek, tutuşturmak, alevlendirmek, yakmak, ateşe vermek

EMBLAZON : English Turkish

v. armalarla süslemek; yüceltmek, göklere çıkarmak, övmek; kutlamak

EMBLAZONER : English Turkish

n. süsleyen kimse, donatan kimse; öven kimse, göklere çıkaran kimse, yücelten kimse

EMBLAZONMENT : English Turkish

n. süsleme, donatma, armalarla süsleme, parlak bir şekilde donatma; parlak bir şekilde donatılmış şey (örneğin armalarla donatılmış bir kalkan)

EMBLAZONRY : English Turkish

n. armalarla donatma sanatı, armalarla süsleme sanatı; armalı süslemeler

EMBLEM : English Turkish

n. amblem, simge, sembol; arma; kişileştirme

EMBLEMATIC : English Turkish

adj. sembolik, simgesel, simgeleyen

EMBLEMATICAL : English Turkish

adj. sembolik, simgeleyen

EMBLEMATICALLY : English Turkish

adv. sembolik bir şekilde, sembolik olarak

EMBLEMATISE : English Turkish

v. (Britanya İngilizcesi) sembolikleştirmek, sembolize etmek; sembol görevi görmek (emblematize olarak da yazılır)

EMBLEMATIZE : English Turkish

v. simge ile temsil etmek, simge ile temsil edilmek

EMBLEMENTS : English Turkish

n. mahsul, ürün, ekili arazi ürünlerinden elde edilen gelir, bir ürünü hasattan elde edilen kazanç (Hukuk)

EMBODIED : English Turkish

adj. cisimleştirilmiş, cisimleşmiş, biçimlendirilmiş, biçimlenmiş, şekillendirilmiş, şekillenmiş; canlandırılmış, canlanmış, insan şekline sokulmuş, insan şekli almış; birleştirilmiş, birleşmiş, tek vücut olarak bir araya gelmiş

EMBODIER : English Turkish

n. cisimleştiren kimse, biçimlendiren, şekillendiren; canlandıran, insan şekline sokan; birleştiren, tek vücut olarak bir araya getiren

EMBODIMENT : English Turkish

n. somutlaşma, somut örnek; cisimleşme, şekillenme; simge

EMBODY : English Turkish

v. cisimleştirmek, bir bütün halinde toplamak; somutlaştırmak, belirtmek; içermek, ihtiva etmek

EMBOLDEN : English Turkish

v. cesaret vermek, yüreklendirmek, teşvik etmek

EMBOLECTOMY : English Turkish

n. embolektomi, (Tıp) embolusun (kan pıhtısı, kan dolaşımında bulunan çözünmeyen bir madde kümesi) ameliyatla alınması

EMBOLIC : English Turkish

adj. emboliik, embolus (kan pıhtısı, kan dolaşımında bulunan çözünmeyen bir madde kümesi) ile ilgili

EMBOLISATION : English Turkish

n. (Britanya İngilizcesi) tıkama, tıkanma, bir kan damarının veya organın bir pıhtı ya da başkaca bir nedenle tıkanması durumu (embolization olarak da yazılır)

EMBOLISM : English Turkish

n. damar tıkanıklığı, amboli

EMBOLIZATION : English Turkish

n. (Amerikan İngilizcesi) tıkama, tıkanma, bir kan damarının veya organın bir pıhtı ya da başkaca bir nedenle tıkanması durumu (embolisation olarak da yazılır)