English
EMPLOYING : English Turkish
n. çalıştırma, iş verme, istihdam etme, kullanma, uygulama
EMPLOYING MEANS : English Turkish
adımla atma, önlemler alma
EMPLOYMENT : English Turkish
n. iş verme, görevlendirme, görev, iş, çalıştırma; hizmet; uğraş
EMPLOYMENT AGENCY : English Turkish
n. iş bulma kurumu
EMPLOYMENT BUREAU : English Turkish
iş bulma bürosu
EMPLOYMENT EXCHANGE : English Turkish
iş ve işçi bulma kurumu
EMPLOYMENT HISTORY : English Turkish
iş geçmişi, geçmişte yapılmış olunan işlerin listesi (görev unvanı şirket adı çalışılan süre maaş vs dâhil olmak üzere)
EMPLOYMENT OFFICE : English Turkish
iş bulma ofisi, istihdam bürosu, işsiz kimseler iş bulan ofis
EMPLOYMENT OPPORTUNITIES : English Turkish
iş imkânları, iş fırsatları, çalışma olanakları, iş arayanlar için mevcut olan iş
EMPLOYMENT SERVICE : English Turkish
İş ve İşçi bulma Hizmeti, boş olan işlere çalışanlar yerleştiren şirket
EMPLOYMENT TAX : English Turkish
istihdam vergisi, çalıştırma vergisi, işverenlerden alınan vergi
EMPLOYMENT TERMS : English Turkish
istihdam hükümleri, çalışan istihdam etme hükümleri, işverenle işçi arasında üzerinde anlaşılan koşullar (ödeme miktarı çalışma saatleri yan ödemeler sosyal haklar vs gibi)
EMPOISON : English Turkish
v. zehirlemek, zehir etmek, zehir gibi yapmak
EMPORIUM : English Turkish
n. ticaret merkezi, pazar yeri; mağaza; market
EMPOWER : English Turkish
v. yetki vermek; izin vermek
EMPOWERED HIM : English Turkish
ona yetki verdi, onu yetkilendirdi, onu güçlendirdi, onu kuvvetlendirdi
EMPOWERING : English Turkish
adj. yetki verme, yetkilendirme, bir şeyi yapabilme yetkisi verme; güçlendirme, güç verme, kuvvetlendirme, manevi ve fiziki olarak kuvvetlendirme
EMPOWERMENT : English Turkish
n. yetki verme, yetkilendirme, bir şeyi yapabilme yetkisi verme; güçlendirme, güç verme, kuvvetlendirme, manevi ve fiziki olarak kuvvetlendirme
EMPRESS : English Turkish
n. imparatoriçe
EMPRISE : English Turkish
n. cesurca hareket, kahramanca davranış, gözüpeklik (Eski Kullanım)
EMPTIED THE BOTTLE : English Turkish
şişeyi boşalttı, şişenin bütün içeriğini boşalttı
EMPTIED THE CUP : English Turkish
ardağı boşalttı, bardağın bütün içeriğini boşalttı
EMPTIED THE TILL : English Turkish
kasayı boşalttı, kasadaki bütün parayı boşalttı
EMPTILY : English Turkish
adv. boş bir şekilde, boçşa
EMPTINESS : English Turkish
n. boşluk
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani