English
EMULSIFIABLE : English Turkish
adj. emilsiyon haline dönüştürülebilir, sıvı içinde askıya alınabilir
EMULSIFICATION : English Turkish
n. emülsiyonlaştırma, birbiri içinde çözünmeyen iki maddeyi birleştirme
EMULSIFIER : English Turkish
n. bir emülsiyonun istikrarını arttıran madde
EMULSIFY : English Turkish
v. emilsiyon haline dönüştürmek
EMULSION : English Turkish
n. emülsiyon
EMULSION PAINT : English Turkish
(Britanya) emülsiyon boyası, lateks boya, plastik boya
EMULSIVE : English Turkish
adj. emülsif, emülsiyona benzeyen, emülsiyon gibi, emülsiyon doğasına sahip
EMULSOID : English Turkish
adj. emülsoid, emülsiyona benzeyen, emülsiyon gibi, emülsiyon doğasına sahip
EMUNCTORY : English Turkish
n. emunktori, salgı organı, salgısal (vücudun bir parçasıyla ilgili)
EMUNCTORY : English Turkish
adj. emunktori, salgı organı, salgısal
EN : English Turkish
n. yarım kadrat (yazı)
EN BLOC : English Turkish
toptan, bütünüyle, bütün olarak
EN MASSE : English Turkish
topluca, toplu halde, hep birlikte, hep beraber
EN PASSANT : English Turkish
adv. sırası gelmişken, aklımdayken, geçerken
EN QUADRAT : English Turkish
n. küçük katrat
EN ROUTE : English Turkish
yolda, giderken, yolu üzerinde
EN ROUTE TO : English Turkish
-ya giderken,
nın yolu üzerinde,
sı boyunca
ENABLE : English Turkish
v. yetki vermek, izin vermek; olanak vermek, olanak tanımak
ENABLED : English Turkish
adj. etkin kılınmış, yetili hale gelmiş, yetilileştirilmiş; belli bir şekilde işleyebilme becerisi verilmiş (genellikle bir kombinasyon şeklinde kullanılır, örneğin; voice-enabled {ses-etkin}); güçlendirilmiş, kuvvet verilmiş
ENABLEMENT : English Turkish
n. etkin kılınma, yetili hale gelme, yetilileştirilme; belli bir şekilde işleyebilme becerisi verilme
ENABLER : English Turkish
n. etkin kılan, yetili hale getiren, yetilileştiren, olanaklı kılan, mümkün kılan, işler kılan
ENABLING : English Turkish
adj. etkin kılma, yetili hale getirme, yetilileştirme, olanaklı kılma, mümkün kılma, işler kılma
ENACT : English Turkish
v. çıkarmak (yasa), yasallaştırmak; sahnelemek, oynamak (rol), canlandırmak
ENACT A LAW : English Turkish
yasa çıkartmak, kanun koymak, yasa düzenlemek
ENACTING : English Turkish
adj. hükmetme, karar verme, kanun koyma; performans gösterme, oynama, rol ile canlandırma
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani