English
ENERGIZED : English Turkish
adj. akım verilmiş, enerji verilmiş
ENERGIZER : English Turkish
n. neşelendiren/uyaran kimse veya şey, canlandıran ve uyaran şey yada kimse; elektrik enerjisi sağlayan aparatlar; (Argo) halüsinasyonlara sebep olan PCP hapı (ayrıca energiser)
ENERGUMEN : English Turkish
n. cin çarpmış kimse, fanatik
ENERGY : English Turkish
n. enerji, güç, gayret, erke, kuvvet
ENERGY CRISIS : English Turkish
enerji krizi, enerji kaynaklarının (kömür, petrol, vb.) olmayışı
ENERGY EFFICIENCY : English Turkish
enerji etkinliği, üretilen enerjinin etkin olarak kullanılan ve boşa harcanan miktarı arasındaki oran
ENERGY EFFICIENT : English Turkish
adj. enerji olarak verimli, enerji etkin, elektrik enerjisini ekonomik/verimli olarak kullanan
ENERGY QUANTUM : English Turkish
enerji miktarı (Fizik)
ENERGY SAVING : English Turkish
enerji tasarrufu
ENERGY SOURCE : English Turkish
enerji kaynağı, bir çeşit enerjinin kendisinden kaynaklandığı veya üretildiği yer/madde (ör. güneş)
ENERVATE : English Turkish
v. kuvvetten düşürmek, zayıflatmak, gevşetmek; moralini bozmak; cesaretini kırmak
ENERVATING : English Turkish
adj. güçten düşüren, bozan, zarar veren, zayıflatan; güçten düşmesine sebep olan
ENERVATION : English Turkish
n. zayıflatma, gevşeklik; moral bozukluğu
ENERVATOR : English Turkish
n. güçten düşüren (zayıflatan) şey yada kimse
ENFACE : English Turkish
v. bir dökümanın yüzü üzerine yazmak veya baskı yapmak (bir çekin, faturanın vb.)
ENFANT : English Turkish
n. çocuk (Fransızca)
ENFANT TERRIBLE : English Turkish
n. (Fransızca'dan) korkutucu derecede uygun olmayan veya çirkin yorum ve davranışlarla çevresinde olan insanları utandıran veya şoka uğratan kimse (genellikle çocuklar veya genç başarılı bireyler hakkında)
ENFEEBLE : English Turkish
v. halsiz bırakmak, kuvvetten düşürmek
ENFEEBLEMENT : English Turkish
n. zayıflatma veya güçsüzleştirme eylemi; zayıflık, güçsüzlük, kuvvetsizlik
ENFEEBLER : English Turkish
n. kuvvetsizleştiren veya gücünü azaltan kimse; zayıflatan/güçsüzleştiren şey
ENFEOFF : English Turkish
v. tımar vermek
ENFEOFFMENT : English Turkish
n. tımar fermanı
ENFETTER : English Turkish
v. zincire vurmak, zincirlemek, kısıtlamak, köstek olmak, engellemek
ENFILADE : English Turkish
n. yan ateşi, tarama ateşi
ENFILADE : English Turkish
v. bir tarafı taramak, tarama ateşi ettirmek
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani