Multilingual Turkish Dictionary

English

English
ENDOTHELIAL : English Turkish

adj. (Biyoloji) endotelyum (kalbi kaplayan hücrelerin yüzeyi, kan ve lenf damarları, ve serum hortumuna benzer boşluklar) ile alakalı

ENDOTHELIOMA : English Turkish

n. (Biyoloji) endotelyum (kalbi kaplayan hücrelerin yüzeyi, kan ve lenf damarları, ve serum hortumuna benzer boşluklar) tümörü

ENDOTHELIUM : English Turkish

n. endotelyum, serum hortumuna benzer boşlukları kalbi ve kan/lenf damarlarını kaplayan hücrelerin yüzeyi (Biyoloji)

ENDOTHERM : English Turkish

n. endoterm, sıcak kanlı hayvan, çevre şartlarından etkilenmeyen sabit vücut sıcaklığına sahip organizma (vücudunda ısı üretmek suretiyle kendini sıcak tutan)

ENDOTHERMAL : English Turkish

adj. endotermal, sıcak kanlı, sabit bir iç ısısı olan (Biyoloji); ısının emilmesi ile alakalı (Kimya)

ENDOTHERMIC : English Turkish

adj. endotermik, sıcak kanlı, sabit bir iç ısısı olan (Biyoloji); ısının emilmesi ile alakalı (Kimya)

ENDOTHERMY : English Turkish

n. endotermi, ısının emilmesi (Kimya); sıcak kanlı olma durumu (Biyoloji)

ENDOTOXIN : English Turkish

n. endotoksin, dahili zehir, vücudun içerisinde doğal zehir, iç toksin

ENDOTRACHEAL : English Turkish

adj. trake (nefes borusu) içinde olan (Tıp)

ENDOW : English Turkish

v. bağışlamak; gelir bağlamak; vermek; bahşetmek

ENDOWED : English Turkish

adj. verilen, bahşedilen

ENDOWED WITH : English Turkish

adv. sahip, donatılmış, doğuştan sahip

ENDOWER : English Turkish

n. veren veya bağışlayan kimse; iştirakçi, katkıda bulunan kimse, hayırsever, bağışçı, bağış yapan kimse

ENDOWMENT : English Turkish

n. bağış, bahşetme, bağışlama, allah vergisi yetenek

ENDOWMENT FUND : English Turkish

fund from which sums of money are given

ENDPAPER : English Turkish

n. son sayfa, bir kitap kapağının ön ve arkasına yapıştırılan boş sayfa (kitap kapağını açınca ve kitap bittiğinde kapaktan önceki sayfa)

ENDPOINT : English Turkish

n. bir çizginin iki tarafında onun sınırlarını işaret eden nokta (Matematik)

ENDS OF THE EARTH : English Turkish

n. dünyanın en ırak bölgeleri

ENDUE : English Turkish

v. bazı vasıflarla veya yeteneklerle donatmak; üzerine almak, üstlenmek; elbise giymek, giyinip kuşanmak

ENDURABILITY : English Turkish

n. (Telekomünikasyon) bir sistemin (veya bir altsistemin) veya prosedürün veya ekipmanın uzun bir zaman periyodu süresince (genellikle aylarca, ciddi bir doğal veya insan eliyle yapılan müdahaleye rağmen {nükleer saldırı, veya dışardan ikmal ve bakım desteğinin kesilmesi gibi}) belirlenmiş performans değerleri içerisinde faaliyetine devam edebilmesini sağlayan sahip olduğu özellikleri

ENDURABLE : English Turkish

adj. çekilir, katlanılır

ENDURABLY : English Turkish

adv. katlanaılabilir bir şekilde, dayanabilir bir tarda, karşı koyabilir bir şekilde

ENDURANCE : English Turkish

n. dayanma, katlanma, tahammül, sabır, dayanıklılık; devam, süreklilik

ENDURANCE TEST : English Turkish

dayanıklılık testi, bir sistem veya materyalin uzun bir zaman dilimi boyunca ne kadar süre dayandığını ve ne zaman arızalandığını tespit etmek için yapılan test (genellikle otomobillerde gerçekleştirilen test)

ENDURANT : English Turkish

adj. dayanma ile ilgili