Multilingual Turkish Dictionary

English

English
EXCLAIMER : English Turkish

n. çığlıklar atan kimse, haykıran kimse, bağıran kimse

EXCLAMATION : English Turkish

n. bağırma, haykırış, nida, ünlem

EXCLAMATION MARK : English Turkish

n. ünlem işareti

EXCLAMATION OF CONTEMPT : English Turkish

küçümseme çığlığı, hor görme nidası

EXCLAMATION POINT : English Turkish

cümle sonunda olaylar karşısında hissedilen güçlü duyguyu ifade etmek veya belirtmek için kullanılan ünlem işareti (!)

EXCLAMATIVE : English Turkish

adj. ünlemle alakalı, ünleme ilişkin, ünlem niteliğinde olan, haykırışla alakalı

EXCLAMATIVE SENTENCE : English Turkish

n. ünlem cümlesi, ünlem işareti ile biten cümle (Gramer)

EXCLAMATORY : English Turkish

adj. ünlem niteliğinde olan, ünlem ifade eden

EXCLAMATORY SENTENCE : English Turkish

n. ünlem cümlesi, ünlem işareti ile biten cümle (Gramer)

EXCLAVE : English Turkish

n. başka bir ülkenin toprakları ile çevrilmiş kültürel açıdan farklı varlık veya bölge

EXCLUDE : English Turkish

v. dışında tutmak, dışlamak, içeri almamak, çıkarmak, kovmak, hariç tutmak, dahil etmemek

EXCLUDE THE POSSIBILITY : English Turkish

ihtimali dışarda tutmak, hesaba katmamak, ihtimali veya benzerliği reddetmek veya bir ihtimal olarak kabul etmemek, olasılığı elemek

EXCLUDE THE PUBLIC : English Turkish

n. kamuyu dışlamak, halka kapatmak

EXCLUDER : English Turkish

n. dahil etmeyen kimse, hariç tutan kimse, dışarda bırakan kimse, girmesini engelleyen kimse, sokmayan kimse, almayan kimse

EXCLUDING : English Turkish

prep. hariç

EXCLUSION : English Turkish

n. hariç tutma, dışında bırakma, çıkarma, kovma

EXCLUSION PRINCIPLE : English Turkish

ir tamsayının yarısına eşit dönüdeki iki özdeş zerrenin/partikülün aynı kuantum durumunda olamayacağını ifade eden prensip (Fizik)

EXCLUSIVE : English Turkish

adj. tek, özel, ayrıcalıklı, seçkin, herkese açık olmayan; hariç tutulan

EXCLUSIVE AUTHORITY : English Turkish

ayrıcalıklı yetki, seçkin otorite, bir grupla sınırlandırılmış yetki

EXCLUSIVE CLUB : English Turkish

özel kulüp, seçkinler grubu, ayrıcalık kulübü, belirli insanları dahil etmeyen klüp veya grup (sosyal, ekonomik, ırksal, vb. sebeplerle)

EXCLUSIVE INTERVIEW : English Turkish

kişiye özel röportaj, ayrıcalıklı röportaj, farklı gazeteciler arasında paylaşılmayan veya bölünmeyen söyleşi, tek bir kişiye verilen röportaj

EXCLUSIVE JURISDICTION : English Turkish

ayrıcalıklı yargılama yetkisi, yargılamaya tam yetki, tek başına yargılama yetkisi (Hukuk)

EXCLUSIVE OF : English Turkish

dahil olmayan, içermeyen, çıkaran, ihmal eden

EXCLUSIVE RIGHT : English Turkish

n. ayrıcalıklı bir şekilde belirli bir grup veya insan tarafından sahip olunan hak; diğer insanları bazı faaliyetlerden alıkoymak veya yapmalarına izin vermek için devlet tarafından insanlara verilmiş hak (Hukuk)

EXCLUSIVE TO : English Turkish

yanlızca
tarafından erişilebilir,
'lara özel;
'a özgü,
ile sınırlı,
'lara yasak