English
EXCRETUM : English Turkish
n. dışkı, kaka, vücuttan dışarı atılan madde, atık madde (ör. dışkı, kaka), dışkı, kaka, pislik, bok
EXCRUCIATE : English Turkish
v. acı vermek, işkence etmek, eziyet etmek
EXCRUCIATING : English Turkish
adj. acı veren, eziyetli, ızdıraplı
EXCRUCIATING PAIN : English Turkish
dayanılmaz acı, ızdıraplı ağrı, işkenceci ağrı, aşırı acı, şiddetli ağrı
EXCRUCIATINGLY : English Turkish
adv. ızdıraplı bir şekilde, acı verivi bir şekilde, dayanılmaz bir şekilde
EXCRUCIATION : English Turkish
n. aşırı derecede acı veren ceza veya ızdırabın sıkıntısı
EXCULPATE : English Turkish
v. temize çıkarmak, suçsuz çıkarmak, aklamak
EXCULPATION : English Turkish
n. suçsuzluğu belli olma, temize çıkarma, beraat, aklanma, aklama
EXCULPATORY : English Turkish
adj. beraat eden, suçlamalardan kurtulan, masumiyetini ilan eden
EXCURSE : English Turkish
v. içinden geçmek, bir ucundan girip diğer ucundan çıkmak, başından geçmek, arasından geçmek, seyahat etmek, bir uçtan bir uca seyahat etmek
EXCURSION : English Turkish
n. gezi, gezinti; farklılık, çelişki, sapma, ayrılma
EXCURSION TICKET : English Turkish
gezi bileti, indirimli gidiş dönüş bileti
EXCURSION TRAIN : English Turkish
gezinti treni, ring yapan tren, gidiş dönüş yapan tren
EXCURSIONIST : English Turkish
n. geziye çıkmış kimse
EXCURSIVE : English Turkish
adj. dolaşan; düzensiz, gelişigüzel, konudan sapan
EXCURSIVELY : English Turkish
adv. amaçsızca gezen/dolaşan bir tarzda, başıboş bir tarzda, gezerek, gezgin bir şekilde
EXCURSIVENESS : English Turkish
n. avare veya başıboş dolaşma durumu, belirli bir rotası olmama durumu, düzensizlik, kuralsızlık
EXCURSUS : English Turkish
n. ek, ilave, bir konu başlığının ilave açıklamasına ayrılmış ek blüm (bir kitapta); konu dışı söz, konudan ayrılma, esas konudan ayrılma, konunun özünden sapma
EXCUSABLE : English Turkish
adj. affedilebilir, hoşgörülebilir, mazur görülebilir, hoş karşılanabilir
EXCUSABLENESS : English Turkish
n. mazur görülebilir olma durumu, bağışlanabilir olma durumu, hoşgörülebilirlik
EXCUSAL : English Turkish
n. mazur görme eylemi, hoşgörme; mazur görülme eylemi; istisna/ayrıcalık verilme durumu
EXCUSATORY : English Turkish
adj. özürlerini sunan veya af özür dileyen
EXCUSE : English Turkish
n. özür, mazeret, bahane, gerekçe, izin; döküntü
EXCUSE : English Turkish
v. affetmek, muaf tutmak, bağışlamak, kusuruna bakmamak, hoşgörmek, göz yummak, mazur göstermek, izin vermek
EXCUSE ME : English Turkish
phr
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani