English
EXECUTIVE TALENT : English Turkish
yönetim kabiliyeti
EXECUTIVELY : English Turkish
adv. yetkili bir şekilde, icrai bir tarzda; uygulamalı olarak, etkili bir şekilde; idari olarak, yönetimsel olarak; yetkili otorite vasıtasıyla
EXECUTOR : English Turkish
n. vasiyet hükümlerini gerçekleştiren erkek
EXECUTORIAL : English Turkish
adj. bir işi gerçekleştiren kişiye ilişkin, vasiyet hükümlerini yerine getiren kimsenin görevleri veya durumuna ilişkin
EXECUTORSHIP : English Turkish
n. bir işi gerçekleştiren kişinin görevleri veya pozisyonu, vasiyet hükümlerini yerine getiren kimsenin görevleri veya durumu
EXECUTORY : English Turkish
adj. yürütme ile ilgili, ileride yürürlüğe girecek olan
EXECUTRIX : English Turkish
n. vasiyet hükümlerini gerçekleştiren kadın
EXEGESIS : English Turkish
n. yorum, kutsal kitap yorumu
EXEGETE : English Turkish
n. yorumcu
EXEGETIC : English Turkish
adj. yorumlama ile ilgili
EXEGETICAL : English Turkish
adj. açıklayıcı, yorumlayıcı
EXEGETICS : English Turkish
n. yorumculuk ilmi, tefsir sanatı
EXEGETIST : English Turkish
n. yorumcu, İncil'i yorumlayan kimse, İncil yorumu yazan kimse
EXEMPLAIRE : English Turkish
adj. bir örnek içeren, örnek, ibret verici, model (Fransızca)
EXEMPLAIRE : English Turkish
n. bir kitap kopyası (Fransızca)
EXEMPLAR : English Turkish
n. model, sembol; örnek, suret, kopya, simge
EXEMPLARILY : English Turkish
adv. örnek olarak
EXEMPLARY : English Turkish
adj. örnek, ibret verici
EXEMPLARY BEHAVIOR : English Turkish
örnek davranış, ideal veya övülmeye değer davranış, özenmeye değer davranış
EXEMPLARY DAMAGES : English Turkish
ibret verici tazminat, sorumlu tarafı cezalandırmak amacıyla artırılmış tazminat ödemesi
EXEMPLI GRATIA : English Turkish
(Latince) örneğin, gibi, mesela (genellikle e.g.(ör.) şeklindeki kısaltması kullanılan)
EXEMPLIFICATION : English Turkish
n. örnek, örnekleme, resmi onaylı suret
EXEMPLIFIER : English Turkish
n. gösterici, anlatan kimse, örneklerle gösteren kimse
EXEMPLIFY : English Turkish
v. örnek oluşturmak, örneklemek, temsil etmek, örnek göstermek, örnek vermek; resmi onaylı suretini çıkarmak
EXEMPLUM : English Turkish
n. örnek; ahlaki bir noktaya işaret etmek üzere anlatılan kısa hikaye
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani