English
EXERCISE ONE'S RIGHTS : English Turkish
haklarını kullanmak, ayrıcalıklarını kullanmak
EXERCISE PARSIMONY OF PHRASE : English Turkish
veciz olmak, kısa ve öz olmak, bam teli olmak,
EXERCISE REGIMEN : English Turkish
egzersiz rejimi, fiziksel görünüş ve sağlığı geliştirmek için sistematik plan, düzenlenmiş çalışma programı
EXERCISED AN OPTION : English Turkish
ir opsiyonu kullanan, bir seçeneği kullanan
EXERCISED DISCRETION : English Turkish
incelik/zerafet sergileyen, ihtiyat/sağduyu gösteren, dikkat gözteren, özen gösteren
EXERCISED HIS RIGHT : English Turkish
onun hakkından yararlanan, onun hakkından istifae eden
EXERCISED POWER : English Turkish
harcanan güç, kullanılan güç
EXERCISED RESTRAINT : English Turkish
irade sergileyen, kendine hakim olan, oto kontrol ortaya koyan, ılımlılık/ölçülülük gösteren
EXERCISER : English Turkish
n. atlet, egzersizci, egzersiz yada eğitim yapan kimse
EXERCYCLE : English Turkish
n. Exercycle, (Ticari marka) sabit egzersiz bisikleti
EXERGUE : English Turkish
n. madeni paranın alt tarafındaki yazı
EXERT : English Turkish
v. kullanmak; harcamak; uygulamak
EXERT AUTHORITY : English Turkish
güç veya etki/nüfuz kullanmak
EXERT ONESELF : English Turkish
uğraşmak, çabalamak
EXERT ONESELF TO THE UTMOST : English Turkish
gücünün yettiği yere kadar denemek, sonuna kadar uğraşmak
EXERT PRESSURE : English Turkish
askı uygulamak, güç ve ağırlık kullanmak; acil bir istek veya talepte bulunmak, zorlamak
EXERTED HIMSELF : English Turkish
çaba harcayan, mücadele eden, uğraşıp didinen, çok çalışan, yapabileceğinin en iyisini yapmaya çalışan
EXERTED PRESSURE : English Turkish
askı uygulayan, uygulanan baskı; zorlayıcı, acil bir istek veya talepte bulunan
EXERTING PRESSURE : English Turkish
askı uygulama, güce başvurma, güce başvuran; acil bir istek veya talepte bulunma, zorlama, zorlayıcı
EXERTION : English Turkish
n. çaba, gayret, uğraş, emek, zahmet, sarfetme
EXES : English Turkish
n. harcamalar, masraflar, giderler
EXEUNT : English Turkish
v. sahneden çıkarlar
EXEUNTOMNES : English Turkish
hepsi birden sahneden çıkar
EXFOLIANT : English Turkish
n. derinin pul pul dökülmesi için kullanılan kozmetik, ölü deri hücrelerinin dökülmesi için kullanılan kozmetik
EXFOLIATE : English Turkish
v. pul pul dökülmek; pul pul dökmek
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani