English
FARADIC : English Turkish
adj. indüklenmiş elektrik akımına ilişkin
FARADISATION : English Turkish
n. elektrik akımı kullanmak suretiyle kas veya sinirlerin uyarılması, faradism (indüklenmiş elektrik akımının tıbbi kullanımı) ile tedavi (ayrıca faradization)
FARADISE : English Turkish
v. elektrik akımı kullanmak suretiyle kas veya sinirleri uyarmak, faradism (indüklenmiş elektrik akımının tıbbi kullanımı) ile tedavi etmek (ayrıca faradize)
FARADISM : English Turkish
n. elektriksel indükleme, elektromanyetizma; indüklenmiş elektrik akımının tıbbi kullanımı
FARADIZATION : English Turkish
n. elektrik akımı kullanmak suretiyle kas veya sinirlerin uyarılması, faradism (indüklenmiş elektrik akımının tıbbi kullanımı) ile tedavi (ayrıca faradisation)
FARADIZE : English Turkish
v. elektrik akımı kullanmak suretiyle kas veya sinirleri uyarmak, faradism (indüklenmiş elektrik akımının tıbbi kullanımı) ile tedavi etmek (ayrıca faradise)
FARANDOLE : English Turkish
n. el ele oynanan dans
FARAWAY : English Turkish
adj. uzak, uzun, dalgın, dalıp gitmiş, hayal aleminde
FARAWAY COUNTRIES : English Turkish
uzak ülkeler, ırak ülkeler, ırak diyarlar
FARAWAY LOOK : English Turkish
n. uzaklara dalıp gitmiş bakış
FARBERWARE : English Turkish
n. Farberware, paslanmaz çelik tabakları, tava ve aletler üreten Amerikan şirketi
FARCE : English Turkish
n. fars [tiy.], kaba güldürü, maskaralık, saçmalık
FARCEUR : English Turkish
n. (Fransızca) mizahçı veya şakacı; fars (kaba komedi tiyatrosu) yazarı; bir farsta oynayan kimse
FARCICAL : English Turkish
adj. kaba komedi ile ilgili, komik, saçma, abuk sabuk
FARCICAL ACT : English Turkish
n. aşırı derecede veya ölçüsüz komik hareket, abuk sabuk komik hareket
FARCICALLY : English Turkish
adv. gülünç olarak, komik bir şekilde, nükteli bir şekilde, eğlenceli bir şekilde
FARCY : English Turkish
n. at çıbanı
FARDEL : English Turkish
n. bohça, yük
FARE : English Turkish
n. yol parası, bilet ücreti, yolcu, gıda, yiyecek
FARE : English Turkish
v. gitmek (iş), yola çıkmak, olmak, başından geçmek
FARE STAGE : English Turkish
n. (İngiliz İngilizcesi) otobüs durağı, biletleri toplamak için kullanılan otobüs güzergahı bölümü; ücretin aynı olduğu otobüs güzergahı segmenti
FARED ILL : English Turkish
kötü gitti, olmadı
FARESTAGE : English Turkish
n. (İngiliz İngilizcesi) otobüs durağı, biletleri toplamak için kullanılan otobüs güzergahı bölümü; ücretin aynı olduğu otobüs güzergahı segmenti
FAREWELL : English Turkish
n. elveda, veda
FAREWELL : English Turkish
adj. veda, son
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani