Multilingual Turkish Dictionary

English

English
FARMER-SOLDIERS : English Turkish

tarımsal bir yerleşke kuran askerler

FARMERY : English Turkish

n. çiftlik evleri; bir çiftlikte olması lazım gelen binalar; çiftlik ve içindeki binalar

FARMHAND : English Turkish

n. çiftlikteki kiralık çalışan emekçi/ırgat

FARMHOUSE : English Turkish

n. çiftlik evi

FARMING : English Turkish

n. tarım, çiftçilik

FARMLAND : English Turkish

n. çiftlik, tarla, ziraai amaçlarla kullanılan arazi; ziraat yapılabilir arazi

FARMSTEAD : English Turkish

n. çiftlik, çiftlik ve içindeki binalar

FARMYARD : English Turkish

n. çiftlik avlusu, çiftlik meydanı

FARNESS : English Turkish

n. uzaklık, mesafelilik, çok uzakta olma durumu

FARO : English Turkish

n. bir iskambil oyunu, kâğıdı dağıtana karşı oynanan kâğıt oyunu

FAROE : English Turkish

n. Faroe Adaları

FAROE ISLANDS : English Turkish

n. Faroe Adaları, Danimarka toprakları olan Büyük Britanya Ve İzlanda arasında kuzey Atlantik Okyanusu'nda bulunan bir grup ada; Faroe Adaları’nda bulunan Danimarka mülkü olan özerk koloni

FAROESE : English Turkish

n. Faroese, Faroe Adaları'nın yerlisi ya da sakini

FAROESE : English Turkish

adj. Faroese, Faroe Adaları'na ait ya da onlarla ilgili olan

FAROESE : English Turkish

n. Faero dili, Faroe Adaları'nda konuşulan İskandinav dili

FAROUCHE : English Turkish

adj. huysuz, çekingen

FAROUK : English Turkish

n. I. Faruk (
1965), Mısır kralı; erkek ismi (Arapça)

FARP : English Turkish

İleri Mühimmat ve Yakıt ikmal Noktası, ağır taşıt helikopterleriyle bir yerden başka bir yere taşınabilen üs

FARRAGINOUS : English Turkish

adj. farklı materyallerden oluşturulmuş; düzensiz, karışık; karışmış, karman çorman

FARRAGO : English Turkish

n. karmakarışık şey, karışık şey, karışım

FARRAKHAN : English Turkish

n. Farrakhan, soyadı; Louis Farrakhan (1933 doğumlu), Amerikan İslam Misyonunun tartışmalı lideri Amerikalı siyah milliyetçi

FARRIER : English Turkish

n. nalbant

FARRIERY : English Turkish

n. nalbantlık

FARROW : English Turkish

n. bir batında doğan domuz yavruları

FARROW : English Turkish

v. doğurmak (domuz), yavrulamak (domuz)