Multilingual Turkish Dictionary

English

English
FULL NELSON : English Turkish

n. künde

FULL OF : English Turkish

ile dolu, dolu, çok miktarda veya sayıda olan, ile nüfuz etmiş

FULL OF ACTION : English Turkish

adj. hareketli, faal, çalışkan

FULL OF ADMIRATION : English Turkish

hayranlık beslenen, saygılı, saygıdeğer olan

FULL OF BEANS : English Turkish

enerjik, keyfi yerinde, canlı, neşeli

FULL OF ENERGY : English Turkish

enerjiyle dolu, canlı, zinde, yorulmaz, aktif

FULL OF HEALTH : English Turkish

adj. kanlı canlı

FULL OF HIMSELF : English Turkish

kendini beğenmiş, abartılı derecede kendi önemsene duygusu nedeniyle kibirli olma

FULL OF HOLES : English Turkish

delik deşik, geçersiz

FULL OF IDEAS : English Turkish

fikirlerle dolu, işi bilen, yaratıcı, bulucu

FULL OF LIFE : English Turkish

hayat dolu, canlı

FULL OF LOVE : English Turkish

adj. sevgi dolu

FULL OF ONESELF : English Turkish

kendini beğenmek, kendine abartılı derecede saygı göstermek, abartılı derecede kendi önemsene duygusu nedeniyle kibirli olan

FULL OF PEP : English Turkish

adj. girişken, gayretli

FULL OF TREES : English Turkish

adj. ağaçlık

FULL OF VIM : English Turkish

adj. gayretli, enerji dolu

FULL OF ZEAL : English Turkish

adj. istekli, hevesli, azimli

FULL PAGE : English Turkish

adj. tam sayfa

FULL PARTNER : English Turkish

tam ortak, eşit hakları ve ayrıcalıkları olan ortak

FULL PELT : English Turkish

tam sürat

FULL PENSION : English Turkish

n. tam pansiyon, oda ve yemekler dahil konaklama

FULL POINT : English Turkish

nokta, durak

FULL PRICE : English Turkish

tam fiyat, toplam maliyet, indirim veya ıskontosu olmayan fiyat

FULL PROFESSOR : English Turkish

n. profesör, kolejde veya üniversitede en yüksek derecede olan profesör veya öğretmen

FULL RECOVERY : English Turkish

tamamen iyileşme, tıbbi açıdan tamamen sağlığına kavuşma