English
FULL WELL : English Turkish
çok iyi, çok güzel
FULL YEAR : English Turkish
tüm yıl, takvim yılının tamamı
FULL-COURSE DINNER : English Turkish
full akşam yemeği, eksiksiz öğün
FULL-GROWN : English Turkish
ergin, tam gelişmiş veya büyümüş, yetişkin, olgun
FULL-HAND : English Turkish
full el, ful, aynı türden üç tane ve bir çift içeren poker eli (İskambil kağıdı)
FULL-STRENGTH : English Turkish
adj. tam gücünde, su eklenmemiş (alkollü içecek hakkında)
FULL-TEXT : English Turkish
n. tam metin, metnin tamamı, dergilerde veya gazetelerde yayınlanmış olan makalelerin tam metinlerini sağlayan elektronik kaynak
FULL-TIME POSITION : English Turkish
tam zamanlı pozisyon, bir çalışanın yaklaşık olarak günde 8 veya haftada 40 saat çalıştığı iş
FULLBACK : English Turkish
n. bek oyuncu
FULLER : English Turkish
n. dinkleme makinesi, kumaş dinkleyen kimse; demir düzleştirmek için kullanılan çekiç
FULLER'S EARTH : English Turkish
kil
FULLERENE : English Turkish
n. fulleren, biraz küre şekline benzeyen karbon moleküller sınıfı
FULLFACED : English Turkish
adj. dolgun yüzlü, yuvarlak yüzü olan, tombul yüzü olan; belli bir yöne bakan; dolgun, kalın (Baskı)
FULLING : English Turkish
adj. dinklenen, kumaşı temizleme yoğunlaştırma ve onu imalathanede sıkılaştırma işlemine ait veya ilgili
FULLMOON : English Turkish
n. dolunay
FULLNESS : English Turkish
n. doluluk, bolluk, çokluk, dolgunluk, şişmanlık, doymuşluk, tokluk
FULLSCREEN : English Turkish
adj. tam ekran, tam televizyon veya sinema ekranının büyüklüğüne göre ayarlanmış; bilgisayar monitörünün görüntülenebilir tüm alanına uyacak şekilde tasarlanmış veya düzenlenmiş
FULLY : English Turkish
adv. enine boyuna, tamamen, uzun uzadıya, etraflıca, tam, bütünüyle, iyice, tam olarak, dört dörtlük, tamı tamına
FULLY ACQUIT : English Turkish
tamamen suçsuz bulmak, suçsuz ilan etmek
FULLY AUTTOMATIC : English Turkish
adj. tam otomatik
FULLY BOOKED : English Turkish
tamamen dolu, tam dolu veya ayırtılmış, tamamen yükümlülüklerle göre lanlanmış
FULLY COMPETENT : English Turkish
tam muktedir, tamamen ehliyetli (görev, vs. yerine getirmek için)
FULLY ENTITLED : English Turkish
adj. tam yetkili
FULLY FASHIONED : English Turkish
tam uyan
FULLY OCCUPIED : English Turkish
tam dolu, tamamen dolu veya alınmış; tamamen dalmış, tamamen meşgul
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani