Multilingual Turkish Dictionary

English

English
GREAT LAKES : English Turkish

n. büyük göller, amerika kanada sınırındaki beş göl

GREAT LEADER : English Turkish

üyük lider, mükemmel lider, üstün başkan

GREAT LOOKS : English Turkish

alımlılık, çekicilik, güzellik, yakışıklılık

GREAT LUCK : English Turkish

çok büyük şans, büyük şans, çok iyi talih

GREAT MANY : English Turkish

adj. çok fazla, büyük sayı, birbirinden farklı, büyük miktar

GREAT MINDS : English Turkish

üyük beyinler, uzmanlar, çok zeki insanlar

GREAT MINDS THINK ALIKE : English Turkish

aklın yolu birdir, akıllı insanlar benzer şekilde düşünürler, GMTA (İnternet'te)

GREAT MOGUL : English Turkish

cengiz han

GREAT NATION : English Turkish

üyük ulus, önemli ülke, güçlü ülke, büyük ülke

GREAT NEPHEW : English Turkish

kardeş torunu (erkek)

GREAT NIECE : English Turkish

kardeş torunu (kız)

GREAT NOISE : English Turkish

n. şamata

GREAT PANIC : English Turkish

çok büyük panik, büyük panik

GREAT PART : English Turkish

üyük bölümü, büyük kısmı

GREAT PLAGUE : English Turkish

Büyük Veba, Kara Veba, 1660'ların ortalarında Londra'yı vuran hıyarcıklı veba salgını

GREAT PLAINS : English Turkish

Büyük Ovalar, Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada'da Kayalık Dağları’n doğusunda bulunan çok geniş bölge

GREAT POET : English Turkish

üyük şair, seçkin şair, mükemmel şair, saygın şair

GREAT POWER : English Turkish

süper güç

GREAT POWERS : English Turkish

süper güçler

GREAT PRIMER : English Turkish

onsekiz puntoluk harf

GREAT RESPECT : English Turkish

üyük saygı, büyük şeref, çok büyük saygı ve hayranlık

GREAT RIFT VALLEY : English Turkish

n. Büyük Rift Vadisi, kuzey Suriye'den Ürdün nehri ovası boyunca Mozambik'e kadar uzanan güneybatı Asya ve doğu Afrika'da jeolojik çöküntü

GREAT SCHOLAR : English Turkish

üyük bilim adamı, saygın okumuş kişi, seçkin eğitimli kişi, mükemmel öğrenci

GREAT SEAL : English Turkish

esmi mühür

GREAT SLAVE : English Turkish

n. Great Slave Gölü, Kanada'nın kuzeybatı bölgelerinde bulunan göl