Multilingual Turkish Dictionary

English

English
GRIPE : English Turkish

v. sancı vermek, sızlatmak, karnını ağrıtmak, yakınmak, sızlanmak

GRIPE SESSION : English Turkish

şikayetlerin dile getirildiği toplantı, şikayetlerin dile getirildiği oturum

GRIPER : English Turkish

n. yakınan kimse, şikayet eden kimse, sızlanan kimse (Argo)

GRIPES : English Turkish

n. sancı, karın ağrısı nöbeti, kulunç, kayığı tutan halatlar

GRIPING : English Turkish

adj. merak uyandıran, dikkati veya ilgiyi büyük ölçüde çeken; şiddetli ani ve keskin (şiddetli karın ağrıları gibi)

GRIPING PAINS : English Turkish

n. şiddetli karın ağrısı

GRIPPE : English Turkish

n. grip [fr.]

GRIPPED TIGHT : English Turkish

sımsıkı tutulmuş, sımsıkı yakalanmış, sağlam yapışmış

GRIPPER : English Turkish

n. kıskaç, çıtçıt

GRIPPING : English Turkish

adj. ilginç, heyecanlı, sıkma, tutma, kavrama

GRIPPINGLY : English Turkish

adv. merak uyandıran bir şekilde, heyecanlı bir şekilde, nefes kesici bir şekilde, büyüleyici bir biçimde

GRIPPY : English Turkish

adj. grip olan, gripten hasta olan (influenza)

GRIPSACK : English Turkish

n. yolculuk çantası, el bagajı

GRIPY : English Turkish

adj. başa bela olan, can sıkıcı, zahmetli; spazma neden olan, krampa neden olan

GRISAILLE : English Turkish

n. grizay, gri tonlarının kullanıldığı resim yapma tekniği; bu tekniği kullanarak yaratılan sanat eseri; gri tonlarında olan tek renkli tablo

GRISHAM : English Turkish

n. Grisham, soyadı; John Grisham (1955 doğumlu), ABD'li romancı, "Şirket" ve "Pelikan Dosyası" yazarı

GRISKIN : English Turkish

n. domuzun yağsız bel parçası

GRISLY : English Turkish

adj. korkunç, tüyler ürpertici, dehşet verici

GRISON : English Turkish

n. grison, Orta ve Güney Amerika’ya özgü olan kır kürkü ve ince gövdesi olan kısa bacaklı gelincik

GRISONS : English Turkish

n. Grisons, Graubünden, doğu İsviçre'de bulunan İsviçre kantonu; doğu İsviçre Alpleri'nde oturanlar

GRIST : English Turkish

n. öğütülecek tahıl, ezilmiş malt, temel madde, ipin boyutu, kazanç, fayda

GRIST TO THE MILL : English Turkish

n. çıkar, işe gelen şey, yarar

GRISTLE : English Turkish

n. kıkırdak

GRISTLY : English Turkish

adj. kıkırdaklı, kıkırdağımsı, kıkırdak gibi

GRISTMILL : English Turkish

n. buğday değirmeni, un değirmeni, tahıl öğüten değirmen