Multilingual Turkish Dictionary

English

English
GRIT : English Turkish

n. iri kum, kumtaşı, cesaret, dayanıklılık, metanet

GRIT : English Turkish

v. gıcırdamak, gıcırdatmak

GRIT ONE'S TEETH : English Turkish

dişlerini gıcırdatmak, dişlerini kenetlemek

GRIT STONE : English Turkish

n. kumtaşı

GRITS : English Turkish

n. kaba öğütülmüş tahıl, iri taneli yulaf

GRITSTONE : English Turkish

n. kumtaşı, silis içeren sert ve iri taneli kumtaşı; kumtaşı, çakıl

GRITTER : English Turkish

n. özel kum aracı, buzlu yollara iri kum kum veya tuz saçan özel araç

GRITTINESS : English Turkish

n. kumlu olma

GRITTY : English Turkish

adj. kumlu, cesur, dayanıklı

GRIZZLE : English Turkish

n. gri, kır, külrengi, boz, kır saç

GRIZZLE : English Turkish

v. inlemek, sızlanmak, yakınmak, mırıldanmak

GRIZZLED : English Turkish

adj. kır, kırlaşmış

GRIZZLY : English Turkish

adj. kır, kırlaşmış

GRIZZLY : English Turkish

n. bozayı

GRIZZLY BEAR : English Turkish

ozayı

GROAN : English Turkish

n. inilti, inleme, sızlanma, sıkıntı

GROAN : English Turkish

v. inlemek, sızlanmak, gıcırdamak

GROAN UNDER : English Turkish

inim inim inlemek, çok ağır yükümlülük taşıyan, büyük yükü olan, çok büyük acı çeken

GROANER : English Turkish

n. figan eden kimse, inleyen kimse, ah eden kimse

GROANING : English Turkish

n. inilti, inleme

GROANING : English Turkish

adj. inleyen

GROAT : English Turkish

n. groat, dört peni değerinde olan gümüş para (eskiden İngiltere’de kullanılan)

GROATS : English Turkish

n. kabuksuz tahıl, öğütülmemiş tahıl

GROCER : English Turkish

n. bakkal

GROCERIES : English Turkish

n. bakkaliye, bir bakkal dükkanında bulunan gıdalar ve diğer ürünler