English
HAD AN IMPACT : English Turkish
etki etti, etkili oldu, fark yarattı, etki yarattı
HAD AN ITCHING PALM : English Turkish
paragözdü, açgözlüydü, bir şey istiyordu (özellikle para)
HAD BEST : English Turkish
en iyisi oldu, en iyi olurdu, daha iyi olurdu
HAD BETTER : English Turkish
iyi olur, tercih etme, yeğleme
HAD BIG DREAMS : English Turkish
üyük hayalleri vardı, büyük başarma isteği vardı, yüksek gayeleri vardı, hedefi yüksekti
HAD DOUBTS ABOUT : English Turkish
hakkında şüpheleri vardı,
den dolayı tereddüt içindeydi,
den dolayı kalbi dolu değildi
HAD FAITH IN HIM : English Turkish
ona inandı, ona güvendi
HAD FUN : English Turkish
eğlendi, hoş vakit geçirdi, bir yerde/biriyle hoş vakit geçirdi
HAD GREAT SUCCESS : English Turkish
üyük başarı elde etti, çok başarılı idi, gayet olumlu bir sonuç aldı
HAD HE NOT : English Turkish
eğer o – yapmasaydı, o olmasaydı, eğer o
yapmasaydı
HAD HIGH HOPES FOR HIM : English Turkish
üyük umutlar bağladı ona, fazla beklentisi oldu ondan, onun başarılı olmasını bekliyordu
HAD HIS BEST INTEREST AT HEART : English Turkish
iyiliğini kalpten istiyordu, onun için sadece en iyisini istiyordu
HAD HIS CAKE AND ATE IT TOO : English Turkish
hak ettiğinden fazlasını istedi, istediğini yaptı, istediği her şeyi elde etti
HAD HIS HEAD IN THE CLOUDS : English Turkish
hayal alemindeydi/aklı bir karış havadaydı, dalıp gidiyordu, yakın ilgi göstermiyordu
HAD HIS SAY ON THE MATTER : English Turkish
konuyla ilgili olanları söyledi, konuyla ilgili söyleyeceklerini söyledi, sükununu bozdu, düşündüğünü açıkça söyledi
HAD HIS SHARE OF SUFFERING : English Turkish
payına düşen acıyı çekti, hayatı boyunca bağrı yandı
HAD HIS WAY : English Turkish
istediğini yaptı, dilediği şeye sahip oldu, istediği şeyi elde etti
HAD IN HIS POSSESSION : English Turkish
sahip oldu, elinde tuttu, sahiplendi
HAD IN MIND : English Turkish
aklındaydı, kastetmişti, niyet etmişti
HAD INTERCOURSE WITH : English Turkish
ilişkiye girdi, biriyle aşk yaşadı, biriyle cinsel ilişkiye girdi
HAD IT BOTH WAYS : English Turkish
her iki olanağı elinde tuttu, dilediği her şeye sahip oldu
HAD IT NOT BEEN FOR : English Turkish
eğer o olmasaydı, eğer o – yapmasaydı,
için değilse,
HAD LABOR PAINS : English Turkish
doğum sancıları geçirdi, doğum sancıları yaşadı, doğum yaptı
HAD MANY ENEMIES : English Turkish
çok düşmana sahip oldu, çok kişi tarafından sevilmedi
HAD NIGHTMARES : English Turkish
kabus gördü, korkunç rüyalar gördü
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani