English
HAD A LUCKY DAY : English Turkish
şanslı bir gün geçirdi, şansla dolu bir gün geçirdi, olumlu bir gün geçirdi
HAD A MISCARRIAGE : English Turkish
düşük yaptı, bebek düşürdü, zamanından önce doğum yaptı (yaşayacak kadar gelişmiş olmadan)
HAD A NARROW ESCAPE : English Turkish
ucuz kurtuldu, zar zor atlattı, güç bela kurtuldu
HAD A PERSONAL EXPERIENCE WITH : English Turkish
iriyle kişisel deneyimi oldu, biriyle kişisel görüşme yaptı
HAD A PETITION SIGNED : English Turkish
dilekçe imzalattı, resmi bir talep içeren belge üzerinde imza topladı
HAD A PREMONITION : English Turkish
içine doğdu, ne olacağını sezdi, bazı iç sezileri tarafından önceden uyarıldı
HAD A RELATIONSHIP : English Turkish
iriyle ilişkisi oldu, biriyle birlikteydi, biriyle ilişki yaşadı, biriyle çıktı, birine yakındı, biriyle samimiydi, biriyle samimi ilişkide bulundu
HAD A SCRAPE : English Turkish
düşük yaptı, gebeliğin başlarında kürtaj oldu
HAD A SHOCK : English Turkish
şok geçirdi, beklenmedik ve rahatsız edici bir şeyle karşılaştı
HAD A STROKE : English Turkish
nöbet geçirdi, felç geçirdi (ani fiziksel çarpıntı)
HAD A STROKE OF LUCK : English Turkish
talih kuşu kondu, şansı açıldı
HAD A TOOTHACHE : English Turkish
dişi ağırdı, diş ağrısı geçirdi
HAD A WINDFALL : English Turkish
umulmadık bir kazanç elde etti, bir çaba sarf etmeden bir şey elde etti, beklenmedik bir iyi şansla karşılaştı, beklenmedik bir kazanç aldı
HAD A WORD WITH : English Turkish
iriyle konuştu, biriyle kısa bir konuşma yaptı, biriyle birkaç kelimelik konuşma yaptı
HAD A WORKOUT : English Turkish
çalışma yaptı, egzersiz yaptı
HAD ACHIEVEMENTS : English Turkish
aşarılar elde etti, kazanımlar elde etti, başarılı oldu, başarıya ulaştı
HAD AN ABORTION : English Turkish
kürtaj oldu, düşük yaptı, hamileliği sonlandırdı, fetusun erken doğumuna neden oldu (kendi başına hayatta kalabilecek duruma gelmeden önce)
HAD AN ACCIDENT : English Turkish
kaza yaptı, kaza geçirdi
HAD AN AFFAIR : English Turkish
ilişkisi oldu, aşk ilişkisi yaşadı
HAD AN AFFAIR WITH : English Turkish
iriyle ilişkisi oldu, biriyle takıldı, biriyle aşk ilişkisi yaşadı
HAD AN ARGUMENT : English Turkish
tartıştı, münakaşaya girdi, münazara yaptı
HAD AN EASY TIME : English Turkish
sıkıntı ve sorunlarla karşılaşmadı, kolay bir hayat geçirdi, istediğini elde etmek için çok sıkı çalışması gerekmedi
HAD AN EYE ON HIM : English Turkish
göz kulak oldu, çok yakından izledi
HAD AN IDEA : English Turkish
fikir edindi, fikri oldu, aklına bir fikir geldi
HAD AN ILLUMINATION : English Turkish
ani açıklık geldi, ani ilham geldi, aniden anladı
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani